CUMHURİYETİN BAŞLANGICINDA MÜZİĞİMİZE YÖN VEREN HAFIZ BİR BESTEKÂR

  • Sabah Ülkesi - Cover
  • Hakan Alvan

    Sevgili dostlar bu yazımızda 100. yılını idrak ettiğimiz Cumhuriyetimizin ilk yıllarında müziğimize damgasını vuran bir dehadan bahsetmek istiyoruz.

    Osmanlı devleti yıkılmış, yerine yüzünü tamamen Batı kültürüne dönmüş yeni bir devlet yapısı kurulmuştu. Her sahada olduğu gibi müzik konusunda da batılılaşma devlet eliyle teşvik ediliyor, Millî Eğitimde sadece Batı müziği öğretiliyor ve tek kanallı devlet radyosunda Türk müziği yasaklanarak Batı müziği yayını yapılıyordu. Fakat devletin tüm bu politikalarına rağmen halk kendi müziğinden kopmak istemiyordu. O günlerde radyo dışında insanların müzik ihtiyacını gideren en yaygın müzik dinleme vasıtası özel sektör eliyle üretilen ve neredeyse tamamı kendi müziğimizi ihtiva eden gramofonda çalınabilen taş plaklardı.

    Taş plaklarla Türk halkının müzik ihtiyacına cevap veren bu sektöre ilave olarak 1930’larda sinema devreye girdi. O yıllarda Mısır’da çevrilen ve Türk halkına kültürel olarak yakın gelen konuları içeren filmler talep görüyordu. Bu filmlere Türkçe seslendirme yapıldığı gibi, filmin müzikleri de değiştirilerek Türk müziğine döndürülüyordu.

    İşte bu filmlere Türk müziği besteleri yapan ve devletin olumsuz politikalarına rağmen müziğimizi ülkenin gündeminde tutmayı başaran dehanın adı Hafız Sadettin Kaynak’tır.

    1930’lardan, 1960’lara kadar 100’e yakın film için yaptığı ve o güne kadar müziğimizde pek görülmeyen bir aşkınlığı da içinde barındıran yüzlerce şarkı Türk milletinin bugün dahi hafızasında tazeliğini korumaktadır. Bu eserlerin halk tarafından bu kadar sevilmesinin önemli sebeplerinden birisi, Hafız Sadettin Kaynak’ın devlet politikası gereği, “dilde sadeleştirme” adı altında dilimize yerleşmiş Arapça ve Farsça kökenli kelimelerin toplum hayatından çıktığı bir dönemde daha sade bir dilde yazılan şiirleri şarkılarında güfte olarak tercih edilmesidir.  Bu film şarkılarının güftekârlarının en önde geleni şair Hafız Vecdi Bingöl’dür.

    Hafız Sadettin Kaynak’ı bu filmler için bestelediği ve halkın büyük ilgisini celbeden meşhur bazı eserlerine bir göz atalım;

    Mısır yapımı Leyla ile Mecnun filmi için yazılar şarkılardan:

    Hüzzam Şarkı

    Güfte: Vecdi Bingöl

    Beste: Sadettin Kaynak

     

    Leyla bir özge candır

    Kara gözlü ceylandır

    Doyulmaz hüsnü andır

    Kanılmaz bir için su

    Leyla

    Leyla ah Leyla

     

    Dillerde söylenen o

    Yollarda gözlenen o

    Yürekten özlenen o

    Her gönülde o arzu

    Leyla

    Leyla ah Leyla

     

    Aşıklar levend olsa

    Sevdalar kemend olsa

    Birbirine bend olsa

    Ele geçmez o arzu

    Leyla

    Leyla ah Leyla

     

    Hicazkâr şarkı

    Güfte: Vecdi Bingöl

    Beste: Sadettin Kaynak

     

    Leyla acep neden ses vermiyor feryadıma

    Kimsesizim bu yerde ben siz el verin imdadıma

    Susmayın bahçeler, bülbüller, goncalar

    Leyla’dan ne haber

    Ben aşkın oldum hemdemi

    Bilmem o yar sözünde mi

    Yoksa unuttu mu ahd-ı vefayı

    Beyhude mi çeksin gönül cefayı

    Kim ayırdı benden o aşinayı

    Söyleyin bahçeler Leylâ nerede

     

    Acemkürdi şarkı

    Güfte: Vecdi Bingöl

    Beste: Sadettin Kaynak

     

    Söyleyin nerde o göz nuru gönül sevgisi yâr

    Onu kimden sorayım, hangi diyara gideyim

    Nazlı ahu sizi terk etti mi, ey hatıralar

    Anayım hoşça geçen günleri feryat edeyim

    Leyla’mı ezelden sevdim bu yerde

    Sevdası yadigâr kaldı da gitti

    Ten diri kalır mı ruhu gider de

    Ecel gibi cana saldı da gitti

    Bu bağın goncası hara mı kaldı

    Hicranı yürekte yara mı kaldı

    Ümitsiz kalana çare mi kaldı

    Onu benden eller aldı da gitti

     

    Mısır yapımı Harun Reşitin Gözdesi filmi için yazılar şarkılardan:

    Segâh şarkı

    Güfte: Vecdi Bingöl

    Beste: Sadettin Kaynak

     

    Derman kâr eylemez, ferman dinlemez

    Dertli gönül, deli gönül

    Derdinden ölse de, yine inlemez

    Yaralı, bereli gönül

    O bir gözyaşıdır çağlar derinden

    Ses vermez bir lâhza bin kederinden

    Kırılmış gibidir ince yerinden

    Hep sevdi seveli gönül

    Nasibi hicranmış, bahtı evere

    Neylesin derdini desin de yâre

    Yazılmış alnına böyle, ne çare

    Ezelden çileli gönül

     

    Hicaz şarkı

    Güfte: Vecdi Bingöl

    Beste: Sadettin Kaynak

     

    Enginde yavaş yavaş günün minesi soldu

    Derdim bana arkadaş, bugün de akşam oldu

    Gölgeler indi suya, kuşlar vardı uykuya

    Gurbeti duya duya, bugün de akşam oldu

    Su yürür, fısıldaşır, gider yâra ulaşır

    Yolcu yolda yaraşır, bugün de akşam oldu

     

     

    Mahur şarkı

    Güfte: Vecdi Bingöl

    Beste: Sadettin Kaynak

     

    Hoş geldin elimize şiir oldun dilimize Bayram gecesi

    Altın hilalin ince ışığı serpilince

    Bürüdü güzelleri gümüş buğulu peçe Bayram gecesi

     

    Birlikte yaran bugün yapıyor dernek düğün

    Avare gönüllerde kalır mı artık hüzün Bayram gecesi

    Söz yok ab-u tabına kanılmaz şarabın

    Yurdun inci kızları eş olur mehtabına Bayram gecesi

     

    Baş başa kumrularda sevişir kuytularda

    Bir kayık süzülüyor ışıl ışıl sularda Bayram gecesi

    Neşe gibi taşalım engelleri aşalım

    Gel seninle sevgili biz de bayramlaşalım Bayram gecesi

     

    Türk yapımı Kahveci Güzeli filmi için yazılar şarkılardan:

     

    Segâh-Nihavend şarkı

    Güfte: Vecdi Bingöl

    Beste: Sadettin Kaynak

     

    Dertliyim ruhuma hicranımı sardım da yine

    İnlerim şimdi uzaklarda solan gün gibiyim

    Gecenin rengini kattım içimin matemine

    Sönen ümit ile günden güne ölgün gibiyim

     

    Bahtımın yıldızı sanmıştım seni

    Sensiz karanlıktır her günüm Leyla

    Ayrılık mecnuna döndürdü beni

    Dertliyim yürekten, üzgünüm Leyla

     

    Sevda yaman bir çile, çekenler düşer dile

    Ayrılık ölüm gibi, giden gelmiyor Leyla

    Gülüm yaprağım soldu, gönlüme hazan doldu

    Bir ömür harap oldu, onu bilmiyor Leyla

     

    Segâh Türkü

    Güfte: Karacaoğlan

    Beste: Sadettin Kaynak

     

    İncecikten bir kar yağar

    Tozar elif elif diye

    Deli gönül hayran olmuş

    Gezer elif elif diye

     

    Elif kaşlarını çatar

    Gamzesi sineme batar

    Ak elleri kalem tutar

    Yazar elif elif diye

     

    Karacoğlan eymelerin

    Gönül sevmez değmelerin

    İliklemiş düğmeleri

    Çözer elif elif diye

     

    Yar sana hayran, can sana kurban

    Derdime derman bulamam aşktan el aman

     

    Kahveci Güzeli filmi için yazılan şarkı;

     

    Hicaz şarkı

    Güfte: Vecdi Bingöl

    Beste: Sadettin Kaynak

     

    Yâd eller aldı beni

    Taşlara çaldı beni

    Yardan ayırdı felek

    Gurbete saldı beni

     

    Yol verin geçeyim dumanlı dağlar

    Dağların ardında nazlı yâr ağlar

     

    Düştüm onulmaz derde

    Nerde sevdiğim nerde

    Yol uzun gurbet acı

    Dağlar var ara yerde

     

    Yol verin geçeyim dumanlı dağlar

    Dağların ardında nazlı yâr ağlar

     

    Halk tarafından çok sevilen bu film şarkılarına ilave olarak Münir Nureddin Selçuk, Safiye Ayla, Müzeyyen Senar ve Hamiyet Yüceses gibi o günlerin tanınan solistlerinin plaklara okuduğu sayısı bini bulan birçok eseriyle Sadettin Kaynak müziğimize 1930’lu ve 60’lı yılların en önemli bestecisi olduğunu göstermiştir

    Filmler için yazdığı popüler şarkılarının yanı sıra geleneksel müziğin klasizmini ihtiva eden eserleri de olan Hafız Sadettin Kaynak’ın bu sahadaki eserlerine şunları örnek verebiliriz;

     

    Acemaşiran Beste

    Güfte: Fuzûlî

    Beste: Sadettin Kaynak

     

    Merhem koyup onarma sînemde kanlı dâğı

    Söndürme öz elinle yandırdığın çerâğı

     

    Zülf-i siyeh sanemler olmuş senin esîrin

    Aşkında her birinin öz zülfü boynu bağı

     

    Uymuş cünûna gönlüm ebrûna der meh-i nev

    Ne i’tibâr ana kim seçmez karadan ağı

     

    Zülfü siyeh sanemler olmuş senin esîrin

    Aşkında her birinin öz zülfü boynu bağı

     

    Devrân havâdisinden yok bâkimiz Fuzûlî

    Dârü’l-emânımızdır meyhâneler bucağı

     

    Isfahan şarkı

    Güfte: Şeyh Gâlîb Dede

    Beste: Sadettin Kaynak

     

    Fâriğ olmam eylesen yüz bin cefâ sevdim seni

    Böyle yazmış alnıma kilk-i kazâ sevdim seni

    Ben bu sözden dönmezem devr eyledikçe nüh felek

    Şâhid olsun aşkıma arz u semâ sevdim seni

     

    Gâlib-i dîvâneyim Ferhâd u Mecnûn’a salâ

    Yüz çevirmem olsa dünya bir yana ben bir yana

    Şem’ine pervâneyim pervâ ne lâzımdır bana

    Anlasın bîgâne bilsin âşinâ sevdim seni

     

    Osmanlı eğitim sistemi içinde yetişmiş ve hafızlığı vesilesiyle dinî müziğimizle de iç içe olan bestecimizin Türk tasavvuf müziği sahasında önemli eserleri vardır. Bunlardan birkaç örnek verelim:

    Hüzzam ilahi

    Güfte: Yunus Emre

    Beste Sadettin Kaynak

     

    Alma tenden cânımı

    Aman Allah’ım aman

    Görmeden cânânımı

    Aman Allah’ım aman

     

    Aşıkız Muhammed’e

    Ol Resul-i emcede

    Koyma bizi firkate

    Aman Allah’ım aman

     

    Yunus canın şükrane

    Kurban etsin canane

    Atma daim hicrane

    Aman Allah’ım aman

     

    Şehnaz ilahi

    Güfte: Azîz Mahmûd Hüdâî Hz

     

    Bana bu ten gerekmez can gerektir

    Ol bâki cennete iman gerektir

    Eğer Muhammed’e ümmet olursan

    Dilinde zikr ile Kur’an gerektir

     

    Hüdayî zikredüp daim namaz kıl

    İnayet kuluna Haktan gerektir

    Eğer dergâhına ermek dilersen

    Yolunda canını kurban gerektir

     

    Besteciliği ile tanınan Sadettin Kaynak güftekârlık konusunda da yetkin bir isim olduğunu şarkıları için yazdığı bazı şiirlerle ortaya koymuştur. Güftesi kendisine ait olan bazı şarkıları şunlardır.

    Rast şarkı

    Benim olsan seni bir gül gibi koklar sararım

     

    Hüseyin Türkü

    Esmer bugün ağlamış ciğerimi dağlamış

     

    Uşşak Türkü

    Gemim geliyor baştan yelkenleri kumaştan

     

    Hüseyin Türkü

    Haticem saçlarını dalga dalga taramış

     

    Hicaz Şarkı

    Tel tel taradım zülüfünü

     

    Hüseyin Şarkı

    Yanık Ömer her savaştan bir yara taşıyor

     

    Evet, Cumhuriyetimizin ilk yüzyılına damgasını vuran bu müzik dehasının hayatına kısaca bir göz atalım.

    Rize doğumlu olup ilim tahsili için İstanbul’a gelen Ali Alaeddin Efendi’nin en büyük evladı olarak 1895 yılında İstanbul Fatih’te babasının müderris olduğu Sarıgüzel Medresesinde doğdu. Annesi Havva Hanım’dır. Küçük yaşta hafızlık eğitimine başladı. İlk mektebin ardından Mercan İdadisinde (lise) okudu. Babasının “Şir-i Pençe” hastalığına tutulmasıyla ailesiyle Rize’ye gitti. Babasının 1905 te Rize’de vefat etmesi üzerine annesi Havva Hanım altı evladıyla İstanbul’a döndü. Eşinden kalan cüzi maaşla evlatlarını okuttu.

    Sadettin Kaynak Darülfünun’un Ulûm u Şer’iyye kısmında (İlahiyat Fakültesi) okumaya başladı. Birinci Dünya Harbi’nin başlamasının ardından okulunu yarıda bırakarak 1917’de yedek subay olarak askere alındı. Diyarbakır, Adana ve Elazığ gibi illerde Fransızlara karşı savaştı. Bu dönemde Doğu Anadolu Halk Müziğini yakından inceleme fırsatı buldu ve bu birikimini ilerideki bestecilik hayatına yansıttı. Attan düşmesiyle başından aldığı yara yüzünden erken terhis edildi. Bir müddet Karadeniz çevresindeki ülkelere seferler düzenleyen denizcilik firmasında kâtiplik yaptı.

    Askerlik için yarım bırakmak zorunda kaldığı ilahiyat eğitimini tamamlamasının ardından 1926’da Sultan Selim Camii’ne imam olarak atandı. O günlere ait imam kıyafetli bir resminin arkasına “Sultan Selim imamı iken mihrapta altı cehri namazlarda hatim indirdim” ifadesini yazmıştır (Resim 1). Bu yazısından mihrapta namaz kıldırırken hatim sürecek kadar sağlam bir hafız olduğunu anlıyoruz.

    Sulta Selim cami imamlığına başlamasından kısa bir süre sonra, caminin İmamı Ömer Efendi’nin kızı Fatıma Zehra Hanım’la evlendi. Bu evlilikten 5 evladı oldu: Emine Cavidan (Filoloji okudu, hiç evlenmedi. Ö.1993), Ali Yavuz (Bankacı. Ö. 1994), Ömer Feyyaz (Bankacı), Cengiz (iki buçuk yaşında öldü), Mustafa Günaydın (Mimar, akademisyen. Babası ile ilgili çalışmalar yaptı. Müzik nazariyatı ile ilgilendi. Ö.1993).

    Sadettin Kaynak bu dönemde zamanın önemli müzik adamlarından dersler aldı. Hafız Melek Efendi, Musullu Hafız Osman Dede, Kazım Uz Bey, Neyzen Hattat Emin Dede ve Kasımpaşalı Şeyh Cemal Efendi ilk akla gelen isimlerdir. Bu isimlerden klasik ve dinî müzik repertuvarını geçti. Müzik çevresinde, hafız, mevlithan ve gazelhan olarak isim yapmaya başladı ve gazelhan olarak plaklar taptı.

    1930’ların başlarında film müzikleri işi başlayınca imamlık görevinden ayrılarak tüm mesaisini bestekârlık ve hocalığa ayırdı. Bu yıllarda devletin Türkçe ezan ve Kur’an’ın Türkçe okutulmasıyla ilgili çalışmalarında danışmanlık yaptı (Resim 2). Türkçe ezanı plağa kendisi okudu. Namazların Türkçe kılınması konusunda karar verme aşamasında olan devlet otoritesini ilmî birtakım deliller öne sürerek vazgeçirdi.

    1948’de çalıştığı film şirketi adına Kahire’ye gidip film seçmesi teklif edildi. Sadettin Kaynak bu teklif karşısında “bir şartla kabul ederim Kahire’de işim bitince hac yapmam için kutsal topraklara gitmeme izin vereceksiniz” dedi ve bu kabul edildi. Fatih’te bir arsasını satarak Hac için harcayacağı parasını hazırladı. Yolculuk öncesi kendisini ziyarete giden talebesi Alaeddin Yavaşça’ya kapıyı açar açmaz  “Alaeddin çok sevinçliyim, Sevgilime gidiyorum… Efendimize gidiyorum…” diyerek âlemlerin Efendisi Muhammed Mustafa’ya olan aşkını dile getirmiştir.

    Bestekârlık yaparak geçirdiği yoğun günler devam ederken 1951 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Fatih Camii imamlığına getirildi. Buradaki görevi sırasında camilerin her konuda mükemmel olması, bilhassa estetik konulara özen gösterilmesi gerektiğine dair Diyanet İşleri Başkanlığına raporlar hazırladı. Kur’ân-ı Kerîm kurslarında hafız yetiştirilmesi faaliyetlerinde hocalık yaptı. Bu dönemde yetişmelerine katkıda bulunduğu önemli talebeleri arasında, İbrahim Çanakkaleli, Hasan Akkuş, Esad Gerede, Mecid Sesigür, Zeki Altun ve Kâni Karaca ilk akla gelenlerdir . İmamlık görevini ve bestekârlık faaliyetlerini sürdürdüğü ve git gide sağlığın bozulduğu belli olmaya başladığı günlerin hemen ertesinde 1953 yılında felç geçirdi.

     

    Sadettin Kaynak film müziği çalışmaları yaptığı bir ortamda aniden fenalaşır ve ikinci eşi Gülfiye Hanım’a bayılmak üzereyken “Alaeddin’e söyle Zeki Arif’i getirsin” der. Burada zikredilen Alaeddin, öğrencisi büyük Türk müziği üstadı Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça, Zeki Arif ise, Alaeddin Yavaşça’nın diğer hocası bestekâr tarik-i Şâbâniyye’ye mensup hafız, şeyh, hukukçu Zeki Arif Ataergin’dir. Buradan sonra olayı Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça’dan dinleyelim;

    “Hocanın eşi Gülfiye Hanım beni aradı ve durumu anlattı. Ben de bir taksiye atlayarak Zeki Arif Bey’in Fatih noteri olarak çatıştığı ofisine gittim. Arif Bey abdest almış kollarını sıvıyor ve ezberinden Kur’ân-ı Kerîm okuyordu. Ona konuyu anlatmak istedim bana işaretle ‘Sus biliyorum’ dedi. Taksiye bindik hastaneye gittik. Arif Bey, Hoca’nın yattığı odayı biliyormuş gibi yukarı çıktı. Sadettin Kaynak’ın başına oturdu ve Kur’an okumaya devam etti ve hiçbir şey konuşmadan ofisine döndü. Ertesi gün Sadettin Hoca’da doktorların bile beklemediği bir iyileşme başladı. Hoca taburcu olup evine çıktığında kendisine sordum, ‘Fenalaştığınız anda niye Alaeddin’e söyle Zeki Arif’i getirsin dediniz?’ bana cevaben ‘Fenalaştığım anda karşımda heybetli bir zat göründü, Ben Abdülkadir Geylâni’yim, Zeki Arif’i çağır dedi’ şeklinde cevap verdi. Aynı konuyu hocam Zeki Arif Bey’e sorduğumda, ‘Evladım bize Hafız Sadettin Bey’e gidip okumamız haber verildi’ dedi.

    Bu olaydan sonra yarı yarıya iyileşen Sadettin Kaynak tüm çalışmalarını bırakıp Kadıköy Koşuyolu’nda eşi Gülfiye Hanım’la sakin bir hayat yaşamaya başladı. Dostları ve talebeleri sıkça ziyaretine gidiyorlardı. O günlere ait bendinize anlatılan bir hatırayı burada sizlerle paylaşmak isterim.

    2008 senesinde Hafız Boşnak İsmail Efendi ismindeki hocamızı bir mevlit cemiyeti sonrası Kadıköy’deki evine bırakmak için arabamla hizmet ediyordum. Kadıköy Koşuyolu semtinden geçerken bana dönerek “Ben gençken Hafız Sadettin Kaynak Hoca’nın buradaki evine gelirdim. Bana sık sık Kur’an okuturdu. Felçli olmasına rağmen yanındaki tuğladan teyemmüm edip yattığı yerde namazını kılardı. Bir gün ‘Bana bak hafız efendi, ben yıllardır felçli olarak yatmamın nedenini biliyorum. Bu benim başıma zamanında yaptığım o yanlış işin sonucu gelmiştir’ diyerek Türkçe ezan konusundaki pişmanlığını ifade etti.

    Kadıköy Koşuyolu’ndaki bahçeli evinde son günlerini geçiren Sadettin Kaynak vefatından birkaç gün önce ağırlaştı ve acilen Haydarpaşa Numune Hastanesine kaldırıldı. Tüm müdahalelere rağmen 3 Mart 1961 de fâni âlemden baki âleme göçtü. Vasiyeti gereği cenazesi Nuruosmaniye Camii’nde talebesi Hafız Hasan Akkuş tarafından kıldırılan cenaze namazının ardından Merkez Efendi kabristanında toprağa verildi.