Dosya
İslam’ın uluhiyet, nübüvvet ve ahiret şeklindeki üç esasının, aslü’l-usûl, yani “bütün asılların dayandığı asıl” olarak tevhit ilkesiyle ifade edildiğini söyleyebiliriz. Ancak söz konusu ifadeyi daha da belirgin hâle getirdiğimizde, tevhidin uluhiyete karşılık geleceğini görürüz. Bu yönüyle tevhit, aynı zamanda mükellefin dinin asılları hakkında bilmesi gereken şeylerin ilkini teşkil eder. Peki tevhit bilgileri nelerdir ya da…
Yeni Platonculuk ifadesi, modernizmin Platoncu düşüncenin bu “yeni” biçiminde tam olarak ne gördüğünü gösteren modern bir terimdir. Bizzat Platon (M.Ö. 424/423-348/347) ve hemen ardından gelen takipçileri, yani erken dönem Platonculuk ile geç dönem Platonculuk arasında, 19. yüzyılda Platoncu geleneğin yeniden keşfi aracılığıyla yapılan ayrımdan beri Yeni Platonculuk Plotinus’a (M.S. 204-270) kadar geriye dayandırılarak tarihlenebilir hâle…
“Negatif teoloji” mutlağa dair selblerle [olumsuzlamalarla] konuşur. Mutlağın ne olduğunu değil, fakat ne veya nasıl olmadığını söyler. Mutlağın mutlaklığına dair mistik duruşun getirdiği bir yaklaşım geliştirmektedir: Mutlak Bir, ikiliğin her formunu aşıyorsa, her zaman bilen ve bilinen arasındaki bir ilişki olarak bilginin vasıtasıyla ona ulaşamayız. Fakat sadece unio mystica’daki [mistik birlikteki] farklılaşmamış birlik vasıtasıyla mutlağa…
Kemalpaşazâde (öl. 1534) İslam düşünce geleneğinde çeşitli disiplinler arasındaki kopuklukların giderilerek düşünce ve ifade birliğinin sağlanması yönünde önemli adımların atıldığı bir dönemde yaşamış önemli bir âlim/filozoftur. Dilden İslam hukukuna, kelamdan felsefeye ve tasavvufa kadar, İslam düşüncesinin hemen her alanında önemli eserler kaleme almıştır. Kemalpaşazâde aynı zamanda medreselerde ders vermiş bir müderris ve Osmanlı bürokrasinin en…
Emaneti yüklenme teklifine varlıklar içinden insandan başkasının talip olmaması, insanın yaratılmasına meleklerin “kan dökecek bir varlık” şeklindeki tespiti, bize insanın varlığıyla birlikte birbirine zıt şeylerin tecelli edeceğinin işaretini vermektedir. Nitekim insanlık tarihine baktığımızda bunu doğrulayacak birçok manzarayla karşılaşmak mümkündür. Dolayısıyla insanla birlikte birbirinden zıt görünümler de varlık sahnesine çıkmaya başlamıştır. Bu zıtlık veya karmaşıklık görünümündeki…
Bu dizeler, İslam mistisizminin belki de en önemli siması, tüm gelenekler içinde en sıra dışı, manevi yazarlardan biri; Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin ya da kısaca, meşhur lakabıyla “Şeyh-i Ekber’in” ünlü şiirden alıntıdır. İbnü’l-Arabî bu yıl, vefatının 800. yılında anıldı. Bugün güneybatı İspanya’da bulunan Murcia’da doğan İbnü’l-Arabî bu dünyadaki geçici ikametini 22 Rebîülahir 638’de, Şam’da noktaladı; ardında binlerce…
Son günlerde dünya çapında, özellikle Avrupa ve Birleşik Devletler’de ulusçu hareketlerin kaygı veren yükselişi, ulusçuluğun yapısı ve ortaya çıkış nedenleri üzerine tartışmaları hareketlendirdi. Donald Trump’ın 2016 Amerikan başkanlığı seçimindeki beklenmedik zaferi, Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’ndeki geleceği hakkındaki halk oylamasının birlikten ayrılma kararı ile sonuçlanması, bazı Avrupa ülkelerinde aşırı sağcı partilerin hızla çoğalması gibi olaylar yorumcuları…
İster kutsal bir köken iddiasına sahip dinlerin, isterse böyle bir iddiaya sahip olmayan felsefe ve müspet bilimler gibi entelektüel geleneklerin insandan bağımsız olarak var olan dış dünyayı ya da insan tarafından üretilen sosyal ve kültürel yapılar, tarih ve siyaset gibi unsurlar hakkındaki açıklamalarını anlamak, öncelikle bu entelektüel geleneklerin âlem tasavvurunu, yani kozmolojilerini bilmekle yakından irtibatlıdır….
İnsanoğlu tarih boyunca iki hususu anlamakta zorlanırken, iki hususu talep etmekten de geri durmamıştır. Anlamakta zorlandıkları iki husus, gördükleriyle yetinmeleri ve daha çabuk ikna olmaları dolayısıyla görmedikleri, dokunamadıkları ve sesini bizzat duymadıklarına inanmak hususunda zorlanmışlardır. Dün bunu dile getirenler Hz. Musa’ya, “Allah’ı bize apaçık göstermedikçe biz sana asla inanmayız.” (Bakara suresi, 2:55), “Bize Allah’ı apaçık…
Osmanlı’da II. Meşrutiyet’in ilanından Cumhuriyet’in kuruluşuna değin oldukça çalkantılı tarihsel süreçte dergi ve gazetecilik alanında pek çok yeni teşebbüs ortaya konulmuştur. Bunlardan birisi de tasavvufa dair müstakil dergicilik faaliyetleridir. Bu tarihsel kesitte yayımlanan tasavvuf dergileri şunlardır: Cerîde-i Sûfiyye, Tasavvuf, Muhibbân, Hikmet ve Mihrâb. Aralarında en uzun ömürlüsü Cerîde-i Sûfiyye olmuştur (1909-1919). 19 Mart 1909’da yayın…