Dosya
Seneler boyu edindiğimiz tecrübeler, var olan Batı psikoloji ilmi ve dinamik psikiyatrinin insanı tanıma konusunda çok yetersiz kaldığı istikametinde. 1 İlginçtir, ne hikmetse, yüz senedir psikoloji ve psikiyatri var ama insan psikolojisi hep daha kötüye doğru gidiyor. Vesvese (kaygı), enaniyet (narsisizm), bağımlılıklar (özellikle son senelerde izlenen sanallık), öfke devasa boyutlarda arttığı hâlde biz psikiyatrlar sadece…
Biz bu yazımızda adalet erdeminin en yüce erdem olduğunu, dolayısıyla adaleti ikame etmenin en büyük sorumluluk olduğunu ortaya koymaya çalışacağız. Hukemâ, bütün sanat ve sorgulamaların, bütün eylem ve seçmelerin, iyi (hayır) olanı elde etme çabası olduğunu ifade etmişlerdir. İnsan, “kâlû belâ”dan beri, özü gereği iyiye aşina olduğu için, iyi gördüğüne yönelen, böylece yükümlülük altına giren…
Tarih metafiziği, tarihin anlamını, bu bağlamda da insanın kökenini, eylemlerini ve amaçlarını esas alarak dünyadaki varoluş şartlarını araştıran felsefe disiplinidir. Tarih metafiziği, insanın sahip olduğu niteliklerden ve bu niteliklerin tarihi süreci belirleyişlerinden hareketle insanın dünyadaki varoluşunu anlamlı ve bütünlüklü olarak temellendirmek amacındadır. Tarihin anlamı, insanın kökeni, tarihsel süreçte yaptıkları ve amaçları göz önünde bulundurularak temellendirilmektedir….
I. “Ahlak”, hulk veya huluk kelimesinin çoğuludur. “Yaratılış, seciye, tabiat, huy, karakter, mizaç” anlamları vardır ve bu anlamlarıyla Türkçeye de geçmiştir. Latincedeki mores (moral) ve Grekçedeki éthos (etik) sözcükleri de benzer anlamlar taşımaktadır. Bu anlamların hepsi, insan nefsinde bir şekilde yerleşmiş ve ortadan kalkması neredeyse imkânsız olan, nefsin “zorlamadan uzak, tabii ve yerleşik bir hâline”…
„Kendini bilmek” veyâ “Benlik bilgisi”, insânın var oluşundan başlayan en önemli arayıştır. Şüphesiz buradaki “kendini bilmek” sadece had bilmek, acizliğinin farkına varmak değildir. Kendini bilmek, insânın kendisi hakkında her yönüyle sorgulama yapmasıdır. İnsânı diğer canlılardan ayıran en açık özellik de budur. Çünkü diğer canlılarda bu sorgulamayı yapacak ne idrâk vardır ne de böyle bir ihtiyaç….
Batıda “Avicenna” olarak bilinen İbn Sînâ, İbn Rüşd ile beraber Avrupa Orta Çağı’na damga vuran İslam düşünürlerinden biridir. İbn Sînâ’nın eserlerinin Avrupa’da tanınmaya başlaması 1200’lü tarihlere rastlar. Bu durumda, Endülüs coğrafyasında, Toledo gibi şehirlerde Arapça eserlerin Latinceye çevrilmesi etkili oldu. Ancak Batılılar, İbn Sînâ gibi İslam filozoflarını yazıldıkları orijinal dil olan Arapçadan da okuyup incelediler….
Dârülfunûn İlahiyat Fakültesi profesörü Mehmed Ali Ayni (1869-1945), Dârülfunûn İlahiyat Fakültesi Mecmuası’nın ilk sayısında (3 Teşrinisani 1341/1925) yazdığı aşağıda sadeleştirmesini sunduğumuz “İlim ile Din Arasındaki Münazaa” başlıklı makalesinde, bilim ile din arasındaki çatışmanın kaynağını incelemeye çalışır. Müellif konuya dair birkaç seri makale yazacağını vadetmesine dair, bu ilk makalenin maalesef arkası gelmemiştir. Bu sebeple yazarın süregiden…
Teizm, Tanrı’nın âlim-i mutlak, kâdir-i mutlak ve salt iyi olduğunu, evreni yarattığını ve onu muhafaza ettiğini savunan felsefi görüşe denir. Hususi olarak İslam teizmi, Hristiyan teizmi, Yahudi teizmi gibi teizmlerden söz edilebilir. Peki başlığa çektiğimiz bir diğer kavram, (deneysel) “bilim” nedir? Bilimsel teoriden karmaşık fiziksel fenomenleri açıklayan sınanabilir teoriyi anlıyorsak bilimin bir doğa araştırması, açıklaması…
Büyük bir evrende, uzun bir zaman sürecinin içinde şimdi ve burada, küçük bir mekânda yaşıyoruz. Ne kadar fazla ayrıntı ile birlikte olduğumuzun farkında mıyız? Cisimler, hücreler, canlılar, olaylar, duygular, kurallar ve ilişkiler. Dokunduğumuz, baktığımız, tattığımız, kokladığımız, duyduğumuz dünyanın ne kadarını algılayabiliyoruz? Vücudumuzun her zerresinde olan bitenleri ne kadar biliyoruz? Ya hissettiklerimize ve beklentilerimize ne demeli?…
Markus Gabriel Felsefe, Platon ve Aristoteles’ten beri bilginin insanın sahip olduğu mükemmel bir zihinsel durum olduğunu varsaymaktadır. Aristoteles Metafizik isimli eserinin başında bütün insanların doğası gereği bilmek istediklerini söylemektedir. Platon Theaitetos diyoloğunda ortaya bir bilgi teorisi, kanonik özellikte bir epistemoloji koyan ilk kişi olmuştur. Ancak genel olarak, “felsefe” kavramının da ifade ettiği gibi ilahî hikmet…