Felsefe
Bir rüyadır yaşamak!” Duymayan kalmamıştır bu cümleyi; kimi doğru kimi yanlış anlayarak, kimi beğenerek kimi iç çekerek: ama herkes bir yerinden tutmuştur bu cümlenin. Bazen rüya istediğimiz bir şeydir: “rüya gibi yaşamak” arzudur bizim için. “Rüya gibi bir hayat” tabiri bütün engelleri aşarak arzularımızı gerçekleştirdiğimiz hayata ermek anlamına gelir. Hem kendi hayatımızın rüya gibi olmasını…
Felsefe ve mistisizm, hem ayrı hem de beraber düşünüldüğünde, uzun ve karmaşık bir tarihe sahiptir. Felsefe etimolojik olarak “hikmet sevgisi” demektir ve genellikle başlangıcını Antik Yunan’dan aldığı düşünülür. Buradaki manasıyla felsefe, insan aklının hayatın durumları üzerine nazar etmesi veya düşünmesi olarak anlaşılabilir. Bu tanımıyla felsefe, Sokrates’ten önce gelmiş olan Parmenides ve Heraklit gibi düşünürlerce (M.Ö….
Plotinus antik Batı felsefe geleneğinin en büyük düşünürlerinden biridir ve modern akademisyenlerce Yeni-Platonculuğun kurucusu olarak tanımlanmıştır. Yeni-Platonculuk Platon ekolünde bir akım olup, Platon’un talebelerinin (Eski Akademi) öğretilerinden farklıdır. Aynı zamanda, Yeni-Platonculuk erken dönem Roma İmparatorluğu’ndaki (“Orta” Platonculuğu olarak bilinen) Platonculuktan da farklıdır. Plotinus, M.Ö. 205 yılı civarında doğdu; yaşamına dair sahip olduğumuz kısıtlı bilgileri Plotinus’a…
Geçtiğimiz yarım yüzyıl boyunca, İngilizce konuşan ülkelerde yahut Avrupa’nın çoğu yerinde akademide felsefe çalıştıysanız, mistisizmden kesinlikle kaçınmak gerektiği şeklindeki bir yoruma muhatap olma ihtimaliniz yüksektir. Günümüz felsefecileri “mistik” kelimesini genellikle “irrasyonel,” “öte dünyalı” ve “sarhoş”un eş anlamlısı olarak kullanmaktadırlar. Bu durum mistisizme derin ilgi duyduğu düşünülen meşhur Batılı felsefecilerin uzun tarihçesi göz önüne alındığında çarpıcıdır….
Sür çıkar ağyarı dilden ta tecelli ede Hak Padişah konmaz saraya hane mamur olmadan! Bir şeyin ne olduğunu anlayabilmek, onun için bize söylenen üzerinde düşünmekle tamamlanacak bir süreç değildir; söylenenin kime karşı söylendiğini dikkate alarak “muhalif” üzerinde düşünmek, bir şeyi anlayabilmenin olmazsa olmazıdır. Karşıtlar birbirlerinin tariflerini tamamlamadaki katkılarıyla birbirlerine hizmet ederler. İslam düşünce-bilim geleneğinde karşıtlık…
1. İnsan bu, meçhul Alexis Carrel (1873-1944) ünlü kitabının başlığına bu ilginç tabiri yerleştirmiştir: İnsan bu, meçhul (L’Homme, cet Inconnu, 1935). Vaktiyle pek çok dünya diline çevrilen, çok satan ve çok okunan bu kitap, sonradan Türkçeye de çevrilmiş ve bir dönemin hit kitapları arasındaki yerini almıştı. Müslüman çevrelerde, bilhassa bu çevrelerde iyi bilinen, adından sıkça…
Milattan önce yaklaşık 490 – 420 yılları arasında yaşadığı düşünülen Protagoras’tan geriye çok az söz ve alıntı kalmıştır. Yaşamı hakkında bilinenler de sınırlıdır. Elimizdeki verilerden hareketle kendisinin savunduğu bazı temel tezler bulunduğunu söyleyebiliyoruz. Protagoras’ın, verdiği derslerde, öncelikle sözcüklerin doğru kullanımını savunduğu ve bu konunun üzerinde hassasiyetle durduğu rivayet ediliyor. Bu itibarla kendisinin dilbilimin öncüleri arasında…
Bir bayanın dışarıda hangi kıyafeti giymesi daha uygundur? İnsan nereden geliyor: maymundan mı, yoksa Tanrı’dan mı? Aids’in sebebi nedir: HIV virüsü mü, yoksa yoksulluk mu? İdam cezasına ne yapılmalıdır: uygulamaya devam mı edilmeli, yoksa yasaklanmalı mı? Hangi ekonomik sistem daha faydalıdır: sosyalizm mi, yoksa liberalizm mi? Bu sorular ister ahlaki, ister dinî, ister biyolojik, isterse…
16. asırda İtalyan bilim adamı Galileo “dünya dönüyor” dediğinde, korkuyla karışık bir hazzın kuşattığı zihni ne kadar mühim bir cümle söylediğini fark etmiş olabilir mi? İnsanın varlığı anlama serüveninde büyük çatışmalarla şekillenen paradigmatik değişimlerinin en radikal başlangıçlardan birisiydi bu cümle; “başlangıç” olarak da ehemmiyetini her zaman korudu. Gogol’un Paltosu ile Rus edebiyatı arasında kurulan ilişkiyi…
Altın çağ metaforunun siyasetle fikriyâtın iç içe girdiği konulardan biri olduğu teslim edilmesi gereken bir hakikattir. Bir başka ifadeyle siyasî meselelerin fikrî bir zemine fikrî meselelerin de siyasî bir çerçeveye sahip olduğunu gösterebilecek hususlar bu vadide toplanabilir. Türk düşünce tarihinin Osmanlı asırları bir kül olarak göz önüne getirildiğinde görülür ki sonraki dönemler geride bıraktıkları devirleri…