Felsefe


30 Eylül 2024

Taha Cem Aydın* Felsefe tarihinde Hegel ile birlikte felsefe tarihinin yeni bir anlam kazandığı söylenebilir. Hatta sadece felsefe tarihi değil genel olarak tarihin felsefeyle ilgili bir durum olduğu karşımıza çıkmaktadır. Hegel sonrası felsefede tarihe bakış birçok alanda kaçınılmaz bir hâle gelmiş, tarihselci olsun olmasın birçok düşünür bir yüzünü tarihe dönmüştür. Bu suretle bir tarih çağı…

30 Eylül 2024

Asım Cüneyd Köksal* Ahlaki tecrübede “başka” kavramının hayati bir yeri vardır. Hatta “başka”nın bulunmadığı bir zeminde ahlaktan bahsedemeyiz. Kendi içine kapanmış bir bilinçte ahlak tecrübesi ortaya çıkmayacaktır. Başkası söz konusu olduğunda “benim” (kendinin bilincinde olan özne/süje) gibi hisseden, benim gibi ihtiyaçları olan başka bilinçli varlıklardan bahsediyor oluruz. “Başka”nın doğurduğu ahlaki meselelerden önce, bazı çok temel…

01 Temmuz 2024

Christoph Schuringa* Amerika’daki hâkim disiplin kolu yahut analitik felsefe çoğu zaman tarih ve siyaset üstüymüş gibi kendini gösterir. Ancak yükselişi ve kalıcı etkisini McCarthyciliğe borçludur, yani savaş sonrası felsefedeki radikalleri süpüren McCarthycilik. Günümüzde akademik felsefeyle temasa geçen herhangi biri hemencecik alanın belirli bir tarzla kuşatıldığını keşfeder. Bu tarz, düz konuşmadan ibarettir ama jargon yüklüdür. İddialar…

01 Temmuz 2024

Yusuf Bedir*   Nakil mefhumundan hareketle ortaya koyulan dinî bir düşünceyi bir ontoloji gibi tasarlamak pek de anlaşılır olmaz. Zira nakil bir nakledene dayanır. Bir sözün aktarımı bir vasatı varsayar ve o vasatta gerçekleşir. Bu vasata, “akıl-nakil ilişkisi” tabirini aksettirmesi sebebiyle akli vasat diyorum. Bu ifadede akıl, ona yüklenen özel bir anlamdan ziyade naklin dayandığı…

01 Temmuz 2024

Emre Şan Dijital teknolojiler nesnelerle, başkalarıyla ve kurumlarla kurduğumuz pratik ilişkileri ve kendi kendimizle kurduğumuz zihinsel ilişkiyi dönüştürür. Teknolojik gelişmeler gerçeklik, akıl, zekâ, bilgelik, kamusallık gibi yaşam dünyalarımızı belirleyen kavramlara yeni anlamlar kazandırır ve içinde yaşadığımız veri tufanı karşısında yeni yorumlama pratikleri doğurur. Söz konusu dönüşüm sadece dünyayı ve kendimizi nasıl temsil ettiğimiz, gerçekliği nasıl…

01 Temmuz 2024

Ramon Harvey* Felsefe ve Teoloji Bir Venn şeması düşünün; solda felsefeyi, sağda da teolojiyi temsil eden bir daire olsun. İki daire hangi ölçüde üst üste binebilir (yahut binmelidir)? Felsefenin doğal yollardan erişilebilir akılda, teolojinin ise güvenilir bir akıl ötesi kaynakta yani vahiyde zemin bulmuş bir hakikat açıklaması olduğu varsayımını hesaba katarak başladığımızda bazı sonuçlara erişebiliriz….

01 Temmuz 2024

Asım Cüneyd Köksal* Batı hukuk düşüncesinde ahlak ile hukuk ilişkisine dair -20. yüzyılın ortalarında (1958 yılında Harvard Law Review’de) vuku bulan- tartışmaları şöhret bulmuş iki hukuk filozofunun, Lon Fuller (ö. 1978) ile H. L. A. Hart’ın (ö. 1992) bazı düşüncelerine değinmek istiyorum. İlki doğal hukuk, ikincisi ise hukukî pozitivizm geleneğine mensup kabul edilen bu düşünürler,…

01 Nisan 2024

Emre Şan Sabah Ülkesi’nin 78. sayısında yayınlanan “Fenomenoloji ve Teknoloji Felsefesi” başlıklı makalede günümüzde teknolojinin bireysel ve kolektif bellek üzerine etkilerinin fenomenolojinin zaman üzerine analizleriyle anlaşılabileceğini göstermiştim. Makale bilincin zamansallığının, yani anımsama, algılama ve beklenti edimlerinin teknik çevre ile ilişkisini ele alarak başlamıştı ve öncelikle yazılı kayıtların ardından analog ve dijital belleklerin toplumsal ve zihinsel…

01 Nisan 2024

Manuel Knoll* Osmanlı İmparatorluğu devrinde yurtdışına okumaya giden öğrenciler genelde Fransa’yı seçmişti. Osmanlı yöneticileri ve seçkinleri Fransızcayı ikinci dilleri gibi konuşurdu. 1868 yılında kurulan Galatasaray Lisesi’nin etkisi burada yadsınamaz. Türkiye Cumhuriyeti’nin modernleşme sürecinde, özellikle 1933 ve sonrasında, Osmanlı Devleti’yle özdeşleşen Fransız eğitim usulü geri planda kalmıştır. Osmanlılar ve Almanların yakın ilişkiler kurduğu I. Dünya Savaşı’ndan…

01 Nisan 2024

Brandon Keim Dünyanın en güçlü korumacılarından bazıları yaban doğadan vazgeçiyor ama büyük bir hata yapıyorlar. Birkaç yıl önce, biyolog bir arkadaşıma, çevreci ortamlarda yeni moda olan eğilimlerden biri hakkında ne düşündüğünü sormuştum: El değmemiş doğa bir yanılsama mıydı, çok sevdiğimiz bakir doğa aslında hiç var olmamış köhne bir inşa mıydı? Ahşap iskeledeki görevini henüz tamamlamıştı;…