Felsefe
İbrahim Bahçi Giriş Bu yazıda realist bir pozisyona yakın duran muhtelif çağdaş felsefeciler tarafından olgu konstrüktivizmi denilen bir teze karşı “olgusallık argümanı” diye ifade edilebilecek bir yaklaşım biçimi tanıtılacaktır. Konstrüktivizm (inşacılık) ve sosyal konstrüktivizm gibi kavramsallaştırmalar genelde anti-realist pozisyonların bir türü veya gerekçelendirme yöntemi olarak karşımıza çıkmakta.[1] Bu minvalde “gerçeklik” denilen şeyin kendisinin veya ona…
Philipp Valentini* Sadreddin Konevî (1207-1274), Varlığın birliği öğretisini atfettiğimiz büyük mutasavvıf İbnü’l-Arabî’nin (1165-1240) üvey evladı ve doğrudan varisidir. Bu öğretiye göre Allah’ın bizatihi Varlığı daima Kendine özdeştir: “Bil ki Hak saf Varlıktır, orada bir fark bulunmaz, O Birdir, hakiki Birliktir, çokluğa nispetle algılanamaz; zira ne bu birliğin bizzat gerçekliği ne de [yaratılmış varlıklar nezdinde] kavranışı…
Asım Cüneyd Köksal* İrade özgürlüğü meselesi kadar insan düşüncesini zorlayan ve meşgul eden başka bir başlık bulabilmek güçtür. Cemil Meriç özgür irade meselesinin önemli düğüm noktalarını şu çarpıcı ifadelerle özetlemişti: “Hürriyetin varlığı vicdanın şehadetiyle sabit. İnsanlık tarihi de, içtimai müesseselerin bütünü de, hürriyetin inkâr edilmez delilleri. Hareketlerimizde hürüz, ama mutlak bir bağımsızlık da yok….
Christophe Bouton* Giriş Hadise terimi iki ana anlama sahip.[1] Latince evenire (ortaya çıkmak, vuku bulmak, olmak) fiilinden gelen bir anlama göre dünyada vuku bulan her şeyi isimlendirir. Modern zamanlarda kelime sıra dışı, belirleyici olan şey anlamını kazanmıştır; “zaman içindeki beklenmedik kırılmayı” tarif eder hâle gelmiştir (Dosse 2010:3). Hadise tarihinde daha yaygın olan bu ikinci…
Jörn Rüsen* Reinhart Koselleck’in, tarihsel düşüncenin modern karakteri üzerine tezinin kısa bir özetiyle başlamak istiyorum.[1] Bu tez, insan dünyası hakkında düşünmenin merkezî kavramlarında gerçekleşen temel bir değişikliğe ilişkin. Bu değişiklik, Avrupa’da 18. yüzyıldan 19. yüzyıla geçişte gerçekleşti. Koselleck’in Sattelzeit (“geçit zamanı”) terimi bu dönemi belirtmek için popüler hâle geldi. Bu dönemde tarih yeni bir anlam…
Asım Cüneyd Köksal* Bir hakikati kabul edip ona mensup olma tasavvuru, bu tasavvuru benimsemeyenlerle beraber uyum içinde yaşama meselesini beraberinde getirir. Bir taraftan kendi hakikatine sadık olmak, fakat aynı zamanda bu hakikati kabul etmeyenlerle uzlaşı içerisinde (herkesin kendi hakikatine sadık ve tabi olma imkânını kabul etmek suretiyle) yaşamak mümkün müdür? İslam tarihinden bunun yalnız mümkün…
Hartmut Rosa* Kavramsal Belirlenim: Tanıma, Rezonans ve Yabancılaşma Fenomenoloji insan varlığını genel olarak, her zaman ve geri dönülmez bir şekilde bir dünyaya yerleştirilme (Heidegger), dünyanın bir parçası olma (Merleau-Ponty) ya da kendimizi bizim için anlamı olan (Charles Taylor) bir dünyada yeniden bulma olarak anlar. Bu anlayış, özne ve dünyanın “her zaman zaten” birbirinden bağımsız…
Dana Sajdi* İsrâ ve miraç gecesinin sene-i devriyesi hakkında yazıyorum; Hz. Muhammed’in doğaüstü bir mahluka (burak) binip “en uzak[1] mabed”e nakledildiği gece yolculuğu hakkında yani. Buradan da, rivayete göre, önceki peygamberle mülaki olmak ve nihayet uluhiyetle karşılaşmak için göklere yükseltilmişti. Bu olayın yad edilmesini, bir “zaman düşünürü” olan François Hartog’un kavramlarıyla düşünene kadar sorgusuz sualsiz…
Taha Tunç* Fransız filozof Michel Foucault, kendisini sıklıkla başta Immanuel Kant olmak üzere Aydınlanma üzerine düşünen filozofların yanına yerleştirir. Foucault’nun 1978-1984 yılları arası çalışmalarına damgasını vuran Kant okuması bunun gerekçelerinden sadece biridir. Foucault’nun Kant’la ilk karşılaşması değildir bu. Temel doktora tezi Deliliğin Tarihi’yle birlikte, 20 Mayıs 1961’de Jean Hyppolite (danışmanıydı) ile Maurice de Gandillac’ın bulunduğu…
Harun Kuşlu* Mantığın İslam düşünce tarihi içindeki serencamı felsefenin öteki disiplinlerine nispetle biraz farklıdır. Dinî ilimlerde otorite olan Gazzâlî (ö. 1111) ve Fahreddin er-Râzî (ö. 1209) gibi âlimler, İslam inancının yerleşik öğretileriyle uyuşmadığını düşündükleri için metafizik ve doğa felsefesinin esaslı teorilerinden bir kısmını mevcut muhtevasıyla bir daha varlığını sürdüremeyecek biçimde tenkit etmelerine rağmen mantığı…