Kültür-Sanat


21 Aralık 2019

Yazar: Ada Martella Size kapkara bir masal anlatmak için, bölgemizin bir tür vebadan nasıl etkilendiğini paylaşmak amacıyla Salento’dan yazıyorum. Bizler “Akdenizli kuzenleriz”. Salento ve Ege hem aynı enlemleri hem de aynı bin yıllık zeytin ağacı yetiştirme geleneklerini paylaşıyor. Sahip olduğunuz bu aşinalık sayesinde, Minerva’nın kutsal bitkisi ve her dem yeşil kalan yaklaşık 11 milyonluk zeytin…

19 Aralık 2019

Yazar: Semih Ceyhan Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş dönemi münevverlerinden biri olan Ömer Ferit Kam (1864-1944) edebiyat ve felsefe alanlarındaki eserlerinde Doğu-Batı karşılaştırmasına sıklıkla odaklanır. II. Meşrutiyet sonrası aydınlarında yoğun biçimde gözlemlenen bu düşünce tavrının teşekkülünde siyasi, sosyal ve entelektüel pek çok saikın var olduğu öne sürülebilir. Bu saiklerin en başında Avrupa siyasi hegemonyasının Osmanlı birliğine yönelik…

17 Aralık 2019

Yazar: Turgay Şafak Kur’ân-ı Kerîm’de A’râf Suresi 172. ayette yer alan “Ben sizin rabbiniz değil miyim?” sorusuna ruhların “evet” cevabını verdiği meclisi anlatan “bezm-i elest” ifadesi tasavvuf edebiyatında geniş bir şekilde yer almaktadır. Allah Teâlâ ile kulları arasındaki misak ve anlaşma aynı şekilde Yâsîn suresi 60 ve Mâide suresi 7. ayetlerde de yer almaktadır. Âyet-i…

05 Aralık 2019

Yazarlar: Mustafa Hakan Alvan & Türkan Alvan Asırlardır aklıselim sahibi devlet adamı, âlim ve münevverlerin kalbiselim erbabı şair ve musikişinaslarla bir araya geldiği şiir ve musiki meclisleri; zevkiselimin peşinde nice güzelliklerin kültürümüze girmesine vesile olmuştur. Osmanlı’da medrese, cami, tekke, esnaf loncası, sarayda Enderun, konak, köşk, kahvehane, sahaf, kütüphane, devlet dairesi hatta meyhane bile yeri geldiğinde…

28 Kasım 2019

Yazar: Aboubacar Abdullah Senghore 1945 yılında kurulan Birleşmiş Milletleri müteakiben 1948 yılında ilan edilen Uluslararası İnsan Hakları Sistemi ile duyurulan küresel köy projesinin hazin hikâyesini günümüz Avrupası’nda popülizmin tekrar ortaya çıkması daha açık bir şekilde göstermiştir. 20. yüzyılın ilk çeyreği acı çekmenin en berbat biçimlerini insanlığa tattırmıştır. I. ve II. Dünya Savaşlarının sonucu olan insan…

26 Kasım 2019

Yazar: Daniel Heller-Roazen* 1033 senesine yakın bir zamanda, Suriyeli büyük şair ve eleştirmen Ebü’l-Alâ el-Maarrî, kendinden biraz daha yaşlı çağdaşı ve İbnü’l-Kârih diye de bilinen Halepli yazar ve gramerci İbn Mansûr’dan bir mektup almıştı. İkisi de arkalarında seçkin bir edebî miras bırakmış meşhur yazarlardı. El-Maarrî, özellikle de daha önceleri örneği görülmemiş çetrefilli nazım biçimi sebebiyle…

25 Eylül 2019

Yazar: Ali Qleibo On sekizinci yüzyılın ilk on yılında Osmanlı’nın uzak eyaletlerinde düzensizlik hâkimdi; nitekim bu dönemde Osmanlı ordusunun dikkati dışarıdaki savaşlardaydı. Eşkıyalar, yol kesen haydutlar ve yağmacı Bedeviler köyleri, kentleri ve Filistin’den Mekke’ye yol alan hac kervanlarını dehşete düşürüyorlar, yağmalıyorlardı. Bu teröre alışmış ürkek Kudüslülere ancak şehir surlarının ardına çekilmek kalıyordu. Gece bütün kapılar…

25 Eylül 2019

Yazar: M. Hakan Alvan & Türkan Alvan Geleneksel tıp, vücuttaki safra, kan (dem), balgam ve sevdadan ibaret dört sıvının (ahlât-ı erba,a) dengesiyle insan sağlığının dengelendiğini anlatır. Ahlât-ı erba,a, her insanın mizacında farklı oranlardadır. Osmanlı hekimleri bu yüzden, kendisine gelen hastanın mizacını tanımayı çok önemserdi. Çünkü mizacın bozulması anlamına gelen hastalık, bu sıvıların dengesizliğiyle alakalıdır. Mesela,…

25 Eylül 2019

Yazar: Semih Ceyhan Sabah Ülkesi’nin bir önceki sayısında Cumhuriyet öncesi modern Türk tarihçiliğinin kurucu figürlerinden biri olan Mehmed Fuad Köprülü (1890-1966) ile Nazif Bey (?) arasında tasavvuf histografyasının nasıl olması gerektiği üzerine Dersaâdet ve İkdâm gazetlerinde yayınlanan bir tartışmayı söz konusu etmiştik. Tartışmanın devamını da bir sonraki sayıda ele alacağımızı vadetmiştik. Bu vaadi gerçekleştirme adına…

27 Haziran 2019

Farsçadan dilimize giren güfte, klasik Türk musikisi terimi olarak “kâr, beste, semai, şarkı, türkü, ilahi, nefes gibi dinî ve diğer formlarda bestelenen eserlerin sözü” ayrıca “bestelenmek üzere yazılmış şiir” demektir. Bestekâr, güfte olarak seçtiği şiiri şairinden emanet alır; onu musikiyle kaynaştırarak hayat verir. Bu anlamda güfte ile şiir arasında nazım şekli, kafiye, redif, vezin, ses…