Kültür-Sanat

Uzun yıllardır Kudüs “El-Kudsü’ş-Şerîf” adıyla bilinegelmiştir. İslam rivayetlerinde Kudüs, İslam’ın ilk yıllarında Müslümanların ilk kıblesi, mucizevi gece yolculuğunda varış noktası ve peygamberin ibadet etmek için yolculuk yapılmasına izin verdiği üç mescitten birinin içinde bulunduğu yerdir. İslam teolojisinde Kudüs axis mundi (dünyanın direği, temeli) ve gökle yer arasındaki bağlantı noktası olarak görülür. Kudüs-ü Şerif’i ziyaret etmek…

İbn Abbas (r.a) “Şiir, Arapların divanıdır”, der. “Allah’ın kelamını okuyup anlayamadığınız zaman şiire başvurun” diye ekler. Yani Arapların tüm hafızası, tarihi, kültürü şiirde mahfuzdur. Bu yüzden Tarafe’den, Muallaka-i Seba’ya, Kaab b. Züheyr›den Mütenebbî’ye, İmruülkays’tan, Kasîde-i Bürde geleneğine uzanan geniş bir tahayyül ve inşa coğrafyasından, ikliminden dem vurulabilir. Şiirle bu şekilde iç içe yaşayan bir toplumun…

“Yedi yıl daha” dedi içinden. Gittikçe kendine ağır yük olan ve belden aşağısı artık tutmayan vücuduyla asırlık olma isteğini zihninden yok etmek istedi. Oğlu yıllardır yaşlılar yurduna ziyaretine gelmiyordu. Kızının senede bir kaç kez, kısa süren ziyaretleri onu hayata bağlayan nadir nedenlerden biriydi. Almanya’nın kalkınmış diğer toplum nesliyle olduğu gibi, o neslin temsilcisi torunlarıyla da…

İnsan ve Âlemdeki Konumu Tasavvufun âlem tasavvuru üzerine yazdığımız ilk iki yazımızda bu kozmoloji anlayışının dayandığı temelleri ve âlemin yaratılışı ve âlemdeki şeylerin sıradüzenini konu edindik. Bu üçüncü yazımızda ise âlemde yer alan bir unsur olarak insanın durumunu inceleyeceğiz. Tasavvuf kozmolojisi insanın kökeni, doğası ve kaderi, evrende insanın konumu hakkında bütünlüklü bir antropoloji doktrinine sahiptir….

II. Meşrutiyet’in ilanından sonra yayınlanan dinî-tasavvufi içerikli dergilerin en uzun soluklusu olan Cerîde-i Sûfiyye’nin yazar ve başyazarlığını yapmış olan Mustafa Fevzi Efendi (ö. 1924), Ahmed Ziyâüddin Gümüşhânevî’nin açmış olduğu Ziyâiyye yolunun dili ve kalemi olmuş bir müelliftir. Numan Efendi’nin oğlu olarak Erzincan’ın Eğin ilçesinde 1871’de dünyaya geldikten sonra İstanbul’da huzur dersi hocalarından Kasapzâde Vâiz Efendi’nin…

Çıkardım tâ Hüseynîye biraz eyyâm-ı efgânı Muhayyer oldı vuslatda karâr Ol gitdi ben kaldım (Ebubekir Kânî/Mevlevî) “Peygamberimizin zevcesi Ümmü Seleme annemiz der ki: Resûlullah (s.a.v.) bir gün kaygılı ve üzüntülü olarak uyandı. Tekrar uyudu, sonra üzüntüyle tekrar uyandı. Avucunda kırmızı bir toprak bulunuyor ve onu öpüyordu. “Nedir bu?” diye sordum, “Cebrail Hüseyin’in Irak toprağında şehit…

Annem bayram yapıyor. Evin her yanına yayılmış bir neşeye vurup duruyoruz başımızı. Mahalledeki polislerden rahatsız olup çok sevdiği mahalleyi terk eden Mükerrem teyzenin öncülüğünde Beşevler’deki tüm eski arkadaşları iftara geliyorlar. Annem arı gibi çalışıyor. “Biz de Cuma’ya gidelim bari.” dedi babam. Kime laf çarptığını anlamadım. Böyle zamanlarda yaptığım gibi sessizce gülüverdim. Kapının önüne geldiğimizde dünden…

Vakıflar, Osmanlı şehirlerinin kurulması ve gelişmesinde son derece önemli bir rol üstlenmişlerdir. Hatta Osmanlı şehirlerinin bu vakıflar ile var olduklarını söylemek mümkündür. Hayırsever varlıklı kimselerin kurmuş oldukları vakıflar şehir hayatı için gerekli altyapının oluşumunu sağlamışlardır. Vakıf yapıları olarak bina edilen han, kervansaray, bedesten, çarşı ve dükkânlar iktisadi ve ticari faaliyetlerin geliştiği mekânlardır. Cami, mescit, tekke…

“Gel canım, buyur! Hoş geldin!” Kimi sevenlerinin hatıralarında tam yedi yıldan beri hâlâ kalplerine ulaşan o gür Dâvûdî güzel sesin capcanlılığı, asil ve kalender bir şahsiyetin her zamanki emin bir liman gibi daveti; sanki emr-i Hakk vaki olmamışcasına kısa bir süre huzur ve sakinlik dağıtıyor ama hemen sonra mahsunluk ve hüzün… Yaşıyor olsaydı; güncel konularda…

İslam dininin bir mükellefiyet, bir de muhabbet yönü vardır. Mükellefiyetlerle fakihler ve din âlimleri ilgilenirken muhabbet yönüyle tasavvuf ehli alakadar olur. Muhabbetin izharı için tasavvuf hayatında sanat önemli bir araçtır. Mutasavvıflar Hakk’ın yolunda aşka meyyal gönülleri tuzağa düşürmek için özellikle şiir ve musikiyle uğraşmışlar. Bunun bilinciyle bütün tarikatlar zikrullahta şiir ve musiki dışında giyim kuşamı,…