Kültür-Sanat


01 Temmuz 2013

Gelenekselcilik, modern dünyada ve akademik çevrelerde nostaljik, anakronik, duygusal ve sübjektif olduğu gerekçesiyle eleştirilirken, geleneksel dünyada ‘‘modernizmin paradigmalarıyla geleneksel öğretileri telif etme amacı güttüğü’’ iddialarına konu olmuştur. Bu eleştiriler, Guénon tarafından kurulan, Genonyen veya Gelenekselcilik isimleriyle anılan yekpare bir ekolün var olduğu varsayımına dayanırken, bu tasnif bağlamında ismi geçen düşünürlerin büyük bir kısmı, savundukları Halidî…

01 Temmuz 2013

Düşüncenin temel kodları olan kavramlar, ister zihinsel birer temsil olsun, ister doğuştan gelsin, ister toplumsal tecrübelerden aynen kopya edilmiş yahut bireysel izlenimlerin güçlenmesi suretiyle sonradan öğrenilmiş olsun, öteden beri daima sosyal pratiklerle ilişkilendirilmiş ve pek çok felsefeciye göre bir sınıfsal ayrım ve toplumsal kategorize aracı olarak kullanılagelmişlerdir. Diğer bir deyişle kavramlar, zihnin dış dünya ile…

01 Temmuz 2013

Hayat Kesiti Floransa doğumlu (1908) Titus Burckhardt, Alman asıllı bir İsviçrelidir. Basel’li âilesi ve çevresi aristokrat ve sanatçı kimselerden müteşekkildi. Şöyle ki babası Carl Burckhardt tanınmış bir heykeltraş, amcası Jacop Burckhardt ise eserleri çeşitli dillere çevrilmiş olan -Türkçe de bunlardandır- 1900’lerin ünlü sanat tarihçilerinden biridir. Burckhardt ilk öğrencilik yıllarını Basel’de, Gelenekselci ekolün kurucularından Frithjof Schoun’la…

01 Temmuz 2013

Şeyh-i Ekber Futûhât’ında şöyle der: ‘‘Bil ki! Berzah, iki durumu ayıran ve hiҫbir zaman uҫ olmayan bir şeydir. Örnek olarak, gölge ve güneşi ayıran ҫizgiyi verebiliriz… Berzah, bilinen-bilinmeyen, var olan-olmayan, olumlanan-olumsuzlanan, akledilir olan-olmayan şeyler arasında bir durum olduğu iҫin berzah diye isimlendirildi. Çünkü onu algıladığında şayet akıllı isen varolan bir şeyi algıladığını bilirsin. Gözün onun…

01 Nisan 2013

Rönesans, kilise tahakkümünden ve engizisyonlardan bunalan Avrupalının teokratik mutlakıyet karşısında yaktığı aklın ışığını keşfetmişti; ancak Aydınlanma ile birlikte belki zamanından önce ilan edildi aklın mutlak zaferi. Kilisenin zulmünden henüz kurtulmakta ve uyanmakta olan Avrupalı, daha ne olup bittiğini tam manasıyla anlamadan tamamen rasyonel ve dindışı bir alana sürükleniyordu. Tefekkür mabedini inisiyatiflerine alan Aydınlanmacılar, kiliseye ve…

01 Nisan 2013

Alman Çeşmesi Dersaadet’in kalbi Sultanahmet Meydanı’nda 1900 yılında inşa edilerek 1901’de Alman yetkililerin de katılımıyla açılışı yapılan, farklı mimarisiyle gözleri üzerine çeken bir meydan çeşmesidir. Yakın tarihimiz açısından, bir dünya savaşında müttefikliğe varan süreçte Osmanlı-Alman ilişkileri açısından son derece önemli bir dönemin simgesidir aynı zamanda. Alman İmparatoru II. Wilhelm’in Osmanlı topraklarına gerçekleştirdiği ziyaretlerin ikincisinde Sultan…

01 Nisan 2013

Su, sonsuzdur; canlı yaşamı suyun etrafında gelişmiş, medeniyet su ile doğmuştur. Ayrıca su yeryüzünün her noktasını yağmurlar yağıp tufan geldiğinde kaplar. Tufanda, fırtınalar kopacaktır. Gücü olmayan boğulacak, yaşayacak yer ve gıda azalacaktır… Dört dalda Oscar adayı olan Beasts of The Southern Wild filminde dünyanın sonu gelmiş gibi bir korku sarmıştır insanları, Misisipi’de. Kaçanlar uzaklaşır, gerçek…

01 Nisan 2013

Sultan III. Selim Prusya Kralı’na hitaben yazdığı mektupta, Berlin’e gönderdiği ilk daimi elçisini şöyle tanıtıyor: “ ..mârifetleri tecrübeyle sâbit, mertliğiyle mâruf, dürüst ve asîl insanların medâr-ı iftiharı, övülmeye lâyık ve Allah’ın lûtf-u inâyetiyle fazîletli Ali Aziz Efendi’yi.. gerekli yetki ve ödevlerle yüceltmiş bulunmaktayız.” Mektub muhattabına verilmiştir. Daimi elçi emrindekilerle birlikte iş başındadır ve maksad hasıl…

01 Nisan 2013

Trajedi neden hep ‘‘sevimli’’ gelir izleyicilerine? Özellikle de seyirci olunan/kalınan bir dehanın trajedisiyse. Sadece tiyatro sahnesindeyken değil, dekor hayatken de. Aristo haklı mıdır tiyatronun seyirciler üzerindeki arındırıcı (katarsis edici) etkisi hususunda? Belki de… Başkalarının ızdırabı hep çekicidir, izleyen ızdıraptan yeterince uzakken, emniyetteyken. Acımak bizi yüceltir adeta, bizi, yani ham ervahı. Acınacak birilerinin olması çevremizde daima…

01 Nisan 2013

Goethe’nin bütün eserleri arasında Faust, bir katedralin gotik kulesi gibi yükselir. Bu şaheserin ana fikrini aşk teşkil eder. Goethe üç farklı aşk anlayışını mevzubahis eder eserinde ve kahramanı Faust’a bu üç aşkı yaşatır. Mephisto’nun bütün gayreti aşkı sırf şehvet seviyesine düşürmek, aşkın ilahî tarafının görülmesine mani olmaktır. Oysa Faust, süfli şehvet aşkından, dünyevî aşka ve…