Kültür-Sanat
Hasan Sevil* Tarikat Arapçada yol anlamına gelen “tarik” kelimesinin çoğuludur. Bu itibarla tasavvuf ekollerinin genelini ifade etmek için kelimenin çoğul hâli “tarikat” tabiri kullanılır. Müstakil bir ekolü anlatmak için de “tarik” lafzı kullanılır. Ancak halk arasında bir tek tasavvuf ekolünü ifade etmek için de yanlış olduğu hâlde “tarikat” kelimesi kullanılmaktadır. “Galat-ı meşhur lisan-ı fasihten evladır”…
Selman Bayer Dünya her zamanki gibi insana dair bilge bir kayıtsızlıkla devam ediyor hayatına. Yüzyıl öncesinden çok daha acımasız olan insanoğlu yalnızca dünyayı değil kendini de bir yıkıma götürmek konusunda ısrarlı. Bu yıkımın devasa boyutlarda, trajik bir yıkım olmasına da gerek yok. Bizzat otantik hayatı elinden kayan insanın gündelik hayatta ne şekilde yaşarsa yaşasın bu…
Jonathan Parkes Allen* İnsanlar neyle geçindiğimi sorduklarında, her zaman en kolay cevabı, araştırma yapan profesyonel bir tarihçiyim, cevabını vermeye uğraşıyorum (bu da kulağa olması gerekenden daha etkileyici geliyor). Ama biraz daha açıklama yapacak havadaysam şöyle diyorum: Dijital beşerî bilimlerle uğraşıyorum, ayrıca çalışmalarım da Arap alfabesiyle yazılmış kitapların, elyazmaların dijital yöntem ve araçlarla kesişmesine odaklanıyor ki…
Yusuf Ziya Altıntaş* Celal Nuri, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecinde Batıcı düşüncenin etkili isimlerinden biridir. Bu çalışmada Celal Nuri’nin II. Meşrutiyet yıllarında, Batıcı grubun bölünmesine neden olan “Batı” karşıtı fikirlerine, bu fikirleri ortaya koyarken Almanya’yı dışarıda bırakmasına ve dönemsel olarak düşüncelerindeki bazı gel-gitleri üzerinde durulacaktır. Öncelikle değinilecek bir husus, 1910’ların ilk yarısında, Batı medeniyetine veya Avrupa’ya…
Sevba Abdula 1990 ortalarında Münih’te bir sempozyumda konuşan Sırp metropolit şu anekdotu paylaşır: Bir gün Münih’te yaşayan bir Sırp işçi Türk meslektaşını sokakta görür. Gidip ona bir yumruk vurur ve onu yere düşürür. Türk, neye uğradığını şaşırır ve arkadaşına kendisine neden vurduğunu sorar. Sırp işçi “Siz bizim kralımızı öldürdünüz!” der. Türk’ün iyice kafası karışır ve…
Adem Beyaz* Geçen yüzyılın en etkin felsefi akımlarından fenomenolojinin kurucusu Alman filozof Edmund Husserl (1859–1938) tüm hayatı boyunca kendi çağının önde gelen bilim insanlarıyla yazıştı. Bu kişiler arasında matematikçiler, fizikçiler, doğa bilimciler ve tabii beşerî bilimciler vardı. Fransız filozof, etnolog ve antropolog Lucien Lévy-Bruhl’e (1857–1939) yazdığı mektup ise bunlar arasında en ilginç olanlardan biridir. Husserl,…
Mustafa Hakan Alvan Sevgili dostlar, bu yazımızda bir ilahinin doğuş hikâyesini sizlerle paylaşmak istedik. Bendeniz T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bir müzik topluluğunda neyzen olarak görev yapan bir kardeşinizim. Görevimizin gereği yaptığımız bir Ankara seyahati sırasında, arkadaşlarımız kendi arasında sohbet ederlerken, futboldan bahis açıldı ve arkadaşlarımız futbol takımlarının oyuncu kadrolarını ezbere saymaya başladılar. Bu sohbete…
Hasan Sevil* İnsan doğası gereği örtünmeye ihtiyaç duyar. Yeme, içme, barınma gibi örtünmek için birtakım malzemeden mamul elbiseleri giyerek bu ihtiyacını giderir. İnsanların giydiği kılık, kıyafet ve elbiseye kisve de denir. Elbise şekil ve malzemesi zaman içerisinde değişebildiği gibi coğrafya ve kültürün de bu şekillenmede etkisi olur. Hatta bir toplum içerisinde bile farklı kıyafet türlerinin…
Selman Bayer Edebiyat da diğer tüm sanatlar gibi iltifata tabi bir marifettir. Kendi tarihi boyunca her daim teşvik, takdir ve takdime ihtiyaç duymuştur. Bu yönlendirmelerin ışığında yolunu bulmuş, serpilmiş ve gelişmiştir. Bu bazen şifahi bir övgü olmuş, bazen takdir ve takdim eden bir yazıyla iltifat gösterilmiş, bazen taklit, bazen ise takip yoluyla marifetin hakkı teslim…
Adem Beyaz* 19. yüzyılda yaşamış İngiliz pozitivist filozoflardan John Henry Bridges, dönemin en önemli figürlerinden olan John Stuart Mill (1806-1873) ve Auguste Comte (1798-1857) arasındaki mektuplaşmalar için “Dünyada daha ilginç bir commercium epistolicum [mektup alışverişi] yaşanmamıştır.” demiş. Tarihte daha ilginç mektuplaşmalara elbette şahit olabiliriz ancak Bridges’ın bunu demesinin bir sebebi var: Kendi devirlerinin iki öncü…