Sayı 34


01 Ocak 2013

Türk edebiyatı, yaklaşık iki yüz yıl önce girdiğimiz ve o gün bu gündür adeta zehirli bir sarmaşık gibi toplumsal hayatımızın her noktasına yayılarak maddî ve manevî bütün değerlerimizi sürekli hırpalayan bir “medeniyet krizi” ile 19. yüzyılın ortalarından itibaren hem biçimsel hem de içerik bakımından yavaş yavaş değişmeye başlamıştır. Türk edebiyatının en önemli şahsiyetlerinden biri olan…

01 Ocak 2013

İslam ile Kadim Mirasın Karşılaşması: Tercümeler Olmasaydı Ne Olmazdı? İslam’ın kendi dışındaki dünyayla ilişkisini ve özellikle tercümeler yoluyla gerçekleşen karşılaşmaların neticelerini doğru anlamak için bir varsayım kurgulayabiliriz: Harici amiller olmasaydı İslam’da bilim ve düşüncenin istikameti nasıl olurdu? Başka bir ifadeyle Grek felsefesi, Hristiyan ilahiyatı, İran geleneği, Hint bilim ve düşüncesi Müslümanlarca tanınmamış olsaydı, İslam’da bir…

01 Ocak 2013

Kış aylarından zemheriydi. “Kazma kürek yaktırır” cinsten yani, çok soğuktu. O kadar ki, Allah dostu sevenlerine sohbeti, mutad yerinde değil de, ocağın yandığı ve sacayak üzerinde çorbanın kaynadığı ocak başında yapıyordu. Kırklar, bu küçük mekana zar zor sığmışken, bir de biz kanat çırpıp önce hayata konup, sonra aşlığa kadar sokulup kendimize bir yer bularak, şimşir…

01 Ocak 2013

Osmanlı bilgini Taşköprülüzāde, Miftāh el-saāde ve misbāh el-siyāde adlı eserinde, insana dair ne varsa, ancak ve ancak bilgiyi kendine hāssa kılmasından (…ve mā-zāke illā li-ihtisāsihi bi-ilm) kaynaklandığını söyler. Başka bir deyişle, bilgi, insanı beşer olmaktan insan olmaya taşıyan, insan kılan en önemli özelliktir. Bu nedenle, Hz. İnsan’ı eskilerin ve yenilerin bilgisini kuşatan (cāmi ulūm el-evvelīn…

01 Ocak 2013

Bağımsız Kosova Cumhuriyeti’nin başkent Priştine’den sonraki ikinci büyük şehridir Prizren. Camileri, hanları, hamamları, çarşıları, çeşmeleri, köprüleri, kervansarayları, şirin Osmanlı evleri ve dar sokaklarıyla tipik bir Anadolu şehrini andırır. Bu haliyle onu Amasya, Bursa, Bilecik veya Safranbolu’dan ayırt edebilmekte zorlanabilir insan. Üç tarafı dağlarla çevrili, Şar Dağları’nın eteklerinde kurulmuş, tarihi çok eskilere dayanan kadim bir şehirdir….

01 Ocak 2013

Saatçi, pil deǧiştirirken, karın yerde kalmasını isterdim, diyor. Dışarıda, parke taşların ve yaya yolunun üzerinde ince bir tabaka, çizmelerimin tabanında çamur ve kum. Bir sansasyonun olmasını şiddetle arzuluyor deǧilim. Kapımın önünde bir ölü martı yatıyordu, karnı, keskin gagalarca yırtılmış. Hayvanın cenazesini kaldırmayı ev bakıcısı üstlendi. Kırışıkları düzelten kremi kullanmayı umursamayan iki dinç hanımefendi; Birisi evin…

01 Ocak 2013

Muhammed İkbal, Peyam-ı Maşrık başlıklı eserinde Hegel’in felsefesine önemli bir tenkit yöneltir. İkbal’in bu kritiği Hegel’in muazzam felsefi sistemine yöneltilmiş en esaslı ve tutarlı tenkitlerden biridir. Hegel’in sisteminin kalbine hedefleyen istihzayla karışık bu şairane kritik, filozofun tefekkür binasını temellerinden sarsacak güçtedir. Şöyle diyor İkbal, “Hegel” başlıklı şiirinde: Her ne kadar düşüncesinin bakir kızı gelinler gibi…