Sayı 37
Düşünce tarihi birbirinden oldukça farklı ahlak temellendirmelerine tanıklık eder. Kimi düşünürler ahlakın kaynağının haz, kimileri tabiat, kimileri insan duygularından biri –mesela korku-, kimileri sezgi, kimileri toplum, kimileri Tanrı’nın buyruğu ve kimileri de insan aklı olduğunu iddia etmiştir. Bu görüşleri birer birer tartışıp bunlar arasında tercih yapmak yerine bu görüşleri tartışmaya imkân verecek şekilde, “İnsanın ahlaklı…
Kur’ân-ı Kerîm’deki ahlaka ilişkin ayetler ve Resûlullah (s.a.v.)’in gerek sözleri gerek hayatındaki uygulamaları, pratik hayatta birebir uygulanması mümkün pek çok emir ve tavsiyeyi inananlara sunmaktadır. ‘‘Dedikodu yapma!’’, ‘‘Komşularına yardımcı ol!’’ gibi doğrudan eyleme ilişkin emirler, daha ileri bir sorgulamaya neden olmaksızın pratikte karşılığını bulmaya müsaittirler. İnsanlar, bu emir ve nehiyleri takip ederek ‘‘İslam ahlakı’’na uygun…
Masal, bir meselenin hayaldeki çözümüdür. Gerçeklikle başa çıkmak için insanı daha kuvvetli kılmaya çalışır, yaşamın lezzetli tarafını vurgular, keder ile dalga geçer fütursuzca, zaman içinde bir ileri, bir geri gider, bitmez ve tükenmez bir zevk ile insana seslenir. Masallar sadece çocuklara hitap etmez. Her okunduğunda içimizdeki çocuğa da dokunur. Günümüzde masallar artık filme dönüşüyor. Keman…
‘‘Yıllarca kendi çocukluk öykümün üzerindeki örtüyü kaldırabilmenin yollarını aradım. Ve sonraları bunun ulaşılması olanaksız bir hedef olduğunu kavradım…’’ Das Drama des begabten Kindes und die Suche nach dem wahren Selbst isimli kitabını bu cümlelerle bitirir Alice Miller. İnsanın kendini tanımasının, kendi (çocukluk) öyküsünü ‘‘deşmesiyle’’ mümkün olabileceğine ikna edilmiş bizler için duymaktan hazzetmeyeceğimiz denli keskin bir…
Din, Topluma Entegre Olabilme Gücünü Yitirdiğinde Esasen sorulması gereken asıl soru, Tanrısız ahlakın mümkün olup olmadığı değil, gerekli olup olmadığıdır. Bu gerekliliği, dinin, bireyselleşme sürecinin ortaya çıkmasıyla topluma entegre olabilme gücünü yitirmesi ortaya çıkarmıştır. Nitekim toplumu bir arada tutmayı garanti altına alabilmek için, dinin boş bıraktığı alan başka bir şey ile dolmalıydı. İnsanlar, daha önceki…
Prof. Dr. Annemarie Pieper Almanya’nın son dönemde yetiştirdiği, Avrupa’nın en önemli ahlak felsefecilerinden biri. Öğrenim hayatına Saarbrücken’de başlayan ve Münih Ludwig Maximilian Üniversitesi’nde devam eden Pieper, 1981 ile 2001 yılları arasında, yirmi yıl boyunca İsviçre’nin Basel Üniversitesi’nde profesör olarak akademik çalışmalarını sürdürdü. Uzmanlık alanları arasında ahlak felsefesinin yanı sıra varoluşsal felsefe de bulunuyor. Türk okuyucusunun…