Sayı 47
Sür çıkar ağyarı dilden ta tecelli ede Hak Padişah konmaz saraya hane mamur olmadan! Bir şeyin ne olduğunu anlayabilmek, onun için bize söylenen üzerinde düşünmekle tamamlanacak bir süreç değildir; söylenenin kime karşı söylendiğini dikkate alarak “muhalif” üzerinde düşünmek, bir şeyi anlayabilmenin olmazsa olmazıdır. Karşıtlar birbirlerinin tariflerini tamamlamadaki katkılarıyla birbirlerine hizmet ederler. İslam düşünce-bilim geleneğinde karşıtlık…
Geçtiğimiz yarım yüzyıl boyunca, İngilizce konuşan ülkelerde yahut Avrupa’nın çoğu yerinde akademide felsefe çalıştıysanız, mistisizmden kesinlikle kaçınmak gerektiği şeklindeki bir yoruma muhatap olma ihtimaliniz yüksektir. Günümüz felsefecileri “mistik” kelimesini genellikle “irrasyonel,” “öte dünyalı” ve “sarhoş”un eş anlamlısı olarak kullanmaktadırlar. Bu durum mistisizme derin ilgi duyduğu düşünülen meşhur Batılı felsefecilerin uzun tarihçesi göz önüne alındığında çarpıcıdır….
Plotinus antik Batı felsefe geleneğinin en büyük düşünürlerinden biridir ve modern akademisyenlerce Yeni-Platonculuğun kurucusu olarak tanımlanmıştır. Yeni-Platonculuk Platon ekolünde bir akım olup, Platon’un talebelerinin (Eski Akademi) öğretilerinden farklıdır. Aynı zamanda, Yeni-Platonculuk erken dönem Roma İmparatorluğu’ndaki (“Orta” Platonculuğu olarak bilinen) Platonculuktan da farklıdır. Plotinus, M.Ö. 205 yılı civarında doğdu; yaşamına dair sahip olduğumuz kısıtlı bilgileri Plotinus’a…
Felsefe ve mistisizm, hem ayrı hem de beraber düşünüldüğünde, uzun ve karmaşık bir tarihe sahiptir. Felsefe etimolojik olarak “hikmet sevgisi” demektir ve genellikle başlangıcını Antik Yunan’dan aldığı düşünülür. Buradaki manasıyla felsefe, insan aklının hayatın durumları üzerine nazar etmesi veya düşünmesi olarak anlaşılabilir. Bu tanımıyla felsefe, Sokrates’ten önce gelmiş olan Parmenides ve Heraklit gibi düşünürlerce (M.Ö….
Okuyucularımızın sizi tanıması amacıyla, İslam ve tasavvuf ile tanışmadan önceki hayatınızı bize kısaca anlatabilir misiniz? Üniversite eğitimim ve akademik yönelimim psikoloji alanındaydı. Fakat maneviyata karşı da ilgim vardı. Kendimi dünyanın en önemli dinî geleneklerine mensup hocalar ve rehberleriyle çalışırken buldum. Hasidik hahamlardan, Hristiyan mistiklerden, Budist rehberlerden, yogilerden, Amerikalı Kızılderililerden eğitim aldım. Japonya’da, belli aralıklarla gidip…
Kur’an ve sahih hadislerde mevcut olan ilimlerden biri de tasavvuftur. Diğer İslami ilimler dinin zahirî yönünü inceledikleri hâlde tasavvuf, İslam’ın batıni, manevi, ruhani, ve ahlaki cephesini tetkik eden ilim dalıdır. Onun için İslami ilimler tasnif edilirken, terazinin bir kefesine tasavvuf diğer kefesine ise diğer ilimlerin tümünü koymak âdet olmuştur. İslam’daki zahir-batın, lafız-mana, ruh-beden, şekil-muhteva ve…
Mistisizm sözcüğü artık rağbet görmüyor. Birçok dinî gelenekte dinî ifadelere daha ziyade ‘köktendinci (fundamentalist)’ yanları sebebiyle ilgi gösteriliyor ve bu ifadeler, mesajlarını iletebilmek için siyasetin ve toplumsal değerlerin görünümüne bürünüyorlar. Fakat manevi anlam ve böyle bir söylemin dışında kalan bu anlam içinde olabilecek olan bir tecrübe dünyası için arayış hiçbir zaman bitmiş değil. Gerçekten de…
1. “Yahudi Mistisizmi”ni Tanımlamak Yahudilik’te mistik gelenekten bahsederken hâlihazırda net bir kavramımız bulunuyor. “Yahudi mistisizmi” kavramı on dokuzuncu yüzyılın sonları ile yirmini yüzyılın başlarında Yahudi âlimlerce ortaya atılmış modern bir icattır. Bu âlimler, Yahudi kaynaklarını modern araştırma yöntemlerini kullanarak eleştirel bir şekilde inceleme amacı taşıyan Wissenschaft des Judentums (Yahudi Bilimleri) hareketine mensuptular. Bu kavram, ilkin,…
İslam bir Arap dini mi? Bu soruya cevaben elbette birçok Müslüman İslam’ın bir millete değil, bütün insanlığa gönderilmiş evrensel bir din olduğunu söyleyecektir. Hatta sadece insanoğluna değil, ayetin belirttiği üzere bütün mahlûkata gönderilmiş bir din olduğunu belirtecektir: “Biz, seni [Habîbim] âlemlere [başka bir şey için değil] ancak rahmet için gönderdik” (Enbiyâ suresi, 21:197). Bununla beraber,…
Anadolu’ya bakmadan önce dünyaya bakalım ve ilk genellememizi yapalım: Mistisizm dinler arasından akıp gelen bir ruh nehridir. Bu cümle bize şu gerçeği fısıldıyor: Bütün dinlerin mistik bir damarı vardır. Bu damarın oluşumu ise dinin mukaddes metinlerinde yer alan bazı cümlelerin/tesbitlerin mistik yorumuna çok şey borçludur. Söz konusu yorumlar zamanla karşımıza mistik yollar/tarikatlar olarak çıkacaktır. Şimdi…