Sayı 51
Yeni Platonculuk ifadesi, modernizmin Platoncu düşüncenin bu “yeni” biçiminde tam olarak ne gördüğünü gösteren modern bir terimdir. Bizzat Platon (M.Ö. 424/423-348/347) ve hemen ardından gelen takipçileri, yani erken dönem Platonculuk ile geç dönem Platonculuk arasında, 19. yüzyılda Platoncu geleneğin yeniden keşfi aracılığıyla yapılan ayrımdan beri Yeni Platonculuk Plotinus’a (M.S. 204-270) kadar geriye dayandırılarak tarihlenebilir hâle…
İslam’ın uluhiyet, nübüvvet ve ahiret şeklindeki üç esasının, aslü’l-usûl, yani “bütün asılların dayandığı asıl” olarak tevhit ilkesiyle ifade edildiğini söyleyebiliriz. Ancak söz konusu ifadeyi daha da belirgin hâle getirdiğimizde, tevhidin uluhiyete karşılık geleceğini görürüz. Bu yönüyle tevhit, aynı zamanda mükellefin dinin asılları hakkında bilmesi gereken şeylerin ilkini teşkil eder. Peki tevhit bilgileri nelerdir ya da…
Hüsn-i hat konusundaki en önemli başvuru kaynaklarından olan Tuhfe-i Hattâtîn (yazılışı 1173–1184/1760–1770) adlı risalenin yazarı Müstakîmzâde Süleyman Sa‘deddin Efendi şöyle der eserinin bir yerinde: “Ehl-i hatt ve kitâbet dahi bu bâbda ulemâya mülhaklardur ki fenn-i hattın ilim oldığı عَلَّمَ بِالْقَلَم [“alleme bi’l-kalemi”: Alak suresi, 96:4] ta‘bîr-i cedîrinden ta‘lim olunur.” Yani Kur’ân-ı Kerîm’e atıfta bulunarak hattat…
Sultan II. Mahmud’un tahta geçmesiyle hız kazanan Batılılaşma hareketleri birçok alan gibi klasik Türk musikisini de etkiledi. 1826’da Yeniçeri Ocağı’yla beraber mehterin kapatılıp yerine Batı müziğinin hâkim olduğu Mızıka-yı Hümâyûn’un kurulması ve başına paşalık ünvanıyla İtalyan Giuseppe Donizetti’nin getirilmesi buna en güzel örnektir. Bu dönemden sonra, birçok genç Batı müziği eğitimi için Avrupa’ya gönderildi. Geleneksel…
Sanat, insanı maddi dünyanın endişe, telaş ve sıkıntılarından güvenli, sakin bir limana doğru çağırır. Ebru da beni tam böyle dağdağalı bir dönemimde sinesine çekiverdi. Bir yandan Yüksek Lisans tezimin konusunu oluşturan Es-Seyyid Mehmet Emin Vahid Efendi’nin Paris seyahatinde yaşadığı sıkıntılar ile boğuşuyor, bir yandan da öğretmenliğe yeni başlamanın verdiği “tarihimizi doğru öğretebilme” kaygı ve heyecanını…
Eldina, bu yirmi birinci defterim. “Kötülerin kazanması için, iyilerin seyirci olması yeter!” diye kim söylediyse, haklıymış. Bir de kötülerin niyet ve hedeflerini hukuka uydurarak onları haklı çıkarmada sayısız paradigmalar geliştiren düşünür ve aydınlar da cabası. İşte bu iki olgu seninle beraber binlerce insanımızın şehit olmasına öncü olanların İnsan Hakları Mahkemesi üzerinden adaleti sağlayacak kararlara bile…
Yavuz Sultan Selim’in 1517’de Kudüs’e girmesi Biladü’ş-Şam ve Mısır bölgesinde sürecek 400 yıllık bir hükümranlığın başlangıç noktasıydı. Yavuz Sultan Selim ömrü vefa etmediği için bu büyük fethin semeresini göremedi. Ancak oğlu Sultan Süleyman hicri 926-977, miladi 1520-1566 yılları arasındaki saltanatı döneminde Kudüs şehrinin gelişmesine çok büyük katkılarda bulunmuştur. Şehrin saldırılara karşı korunması için surlarla kuşatılması,…