Sayı 54
“Hamasete sapmadan ve ezikliğe düşmeden objektif bir İslam araştırmacılığının önündeki en ciddi sorun nedir?” diye sorulsa, verilebilecek doğru cevaplardan birisi tarihimizin yeterli şekilde yazılmamış olduğudur. İslam’ın ne siyasi tarihi ne sosyal, bilim ve kurum tarihi ciddi araştırmalara kaynaklık teşkil edebilecek sorunlar üzerinden yazılmış değildir. Belki pek çok insana böyle bir tespit şaşırtıcı gelebilir: Elimizde önemli…
İbnü’l-Arabî bir keresinde üvey oğlu ve önemli bir felsefi sima olan Sadreddin Konevî’ye şunları nakletmiş; doğuya yolculuğunda Endülüs’ün Akdeniz kıyılarında durmuş. Orada, “varlığıma dair hâllerimin, hem zahirî hem batıni hâllerimin tafsillerini, yani Allah’ın hayatımın sonuna kadar benim üzerimdeki, benim için ve benden olacaklar hakkındaki takdirini müşahede etmeden” yola çıkmama kararı almış. “Böylece O’nunla birlikte bulunma…
Bir filozofun tarihsel önemi etkisiyle ölçülürse eğer Ebû Alî El-Hüseyn b. Abdillâh b. Alî b. Sînâ (ö. 1037) en dar listede bile hiç itiraz edilmeden kendisine yer bulabilecek bir değere sahip olsa gerek. Klasik sonrası dönem diye adlandırılan dönemde, yani 12. yüzyıldan post-kolonyal çağın doğuşuna kadar olan sürede İslam felsefesinin ve teolojisinin gelişimi o olmaksızın…
Bizi kuran karşılaşmalardır; karşılaşmalardır bizi biz yapan. Dünyayı olduğu şey yapan da onlardır. Karşılaşma olmadan hiçbir şey mümkün olamaz. Karşılaşmalar olmaksızın yaşam da mümkün olmazdı. Bütün yaşamın kaynağı, yani su bile karşılaşmayla meydana gelir; oksijen ve hidrojenin karşılaşmasıyla. Bu karşılaşma olmadan primitif organizmalar önceden ve şimdi oldukları gibi kalırlardı; tıpkı karşılaşmasalardı oksijen ve hidrojen moleküllerinin…
İnsanların ve toplumların farklılaşmasındaki ve birbiriyle öteki olarak karşılaşmasındaki önemli etkenlerden birisi, dinlerin çokluğudur. Günümüzde küreselleşme ile birlikte farklı dinlerden ve farklı dinlerin müntesiplerinden haberdar olmak, onlarla karşılaşmak oldukça yoğun olarak yaşanan bir durum olsa da insanlık tarihi boyunca dinî çeşitlilik veya dinlerin çokluğu bir vaka olagelmiştir. Kur’an’da ilk insanın aynı zamanda ilk peygamber olduğu…
İnsanlık tarihine veyahut bilimlerin tarihine dair dönemlendirme yapmak daima çok güç ve aynı zamanda da risklidir. Yapılan her dönemlendirme belirli ölçüde keyfîlikle maluldür, üstelik bu keyfîlik kaçınılmazdır. Her dönemlendirme yapan, tarihteki sayısız olay ve olgulardan bir kısmını seçmek ve diğer tüm olay ve olguları bu seçilenler ışığında yorumlamak durumundadır. Bu keyfî mazur kılabilecek yaklaşım ise,…
Sicilya’da Müslümanlarla Hristiyanların Yan Yana Serpildiği Vakitler Zaman zaman “Müslüman İspanya” ya da Endülüs’teki muhteşem şeyler üzerine düşünürüm. Yaklaşık 711’den başlayıp 1492’de sona ermesine kadar burada Müslüman yöneticiler hep bir convivenciayı korudular. “Birliktelik içinde yaşamak” ya da “birlikte var olmak” anlamına gelen bu İspanyolca kelime, Avrupa kıtasında eşi görülmemiş bir inançlar arası iç içe geçme…
İslam’ın filizlenme evresinin akabinde, yani İslam’ın bir medeniyet olarak zuhuru sürecinde Müslümanlar kendilerini medeniyet taşıyıcı pek çok fikrî geleneğin karşısında buldular. Bu bağlamda Orta Asya ve Hint alt kıtasının ilkel ya da milli dinleri, Orta Doğu’nun semavi dinleri ile ezoterik/hermetik öğretileri, nihayet Akdeniz merkezli ve pagan kökenli Yunan felsefesinin muhtelif şubeleri zikredilebilir. Yalnızca bir din…
“… Hiç bilenlerle bilmeyenler müsavi olur mu? Ancak temiz akıllı olanlar anlar.” Zümer 9 “Allah güzeldir; güzeli sever.” Hadis-i Şerif “Hamd, şeyleri bir yokluktan ve yokluğun yokluğundan var eden ve şeylerin varlığını kelimelerinin yönelişine dayandıran Allah’a mahsustur. Bu sayede onların yaratılmışlığını ve Hakk’ın kadimliğinden kaynaklanan ezeliliklerinin sırrını öğrendiğimiz gibi Allah’ın bize bildirdiği kadimliğini de öğreniriz.”1…
Efendim, biraz klasik olacak ama neyle ilk tanışmanızı sorarak bir girizgâh yapalım. Ne zaman ve nasıl oldu ney ile tanışmanız? Ney sazıyla tanışmam 1974-1975 yıllarıdır. Dedem Sezai Bey’i görme ve tanıma şansım olmadı. Ben dünyaya gelmeden önce vefat etmiş. Kendisi Tophane’de tüfekçi ustasıymış. Sonra Fatih’te “101 İş” diye bir atölye açmış. Dedem çok sanatkâr bir…