Sayı 69
Yazar: M. Hakan Alvan Osmanlı padişahları şehzadeliklerinden itibaren hayatlarının her döneminde; özellikle şiir ve musikiyi daima baş tacı ettiler. Bu nedenle Osmanlı padişahlarının hemen hepsinin başarılı birer şair veya musikişinas olmasına şaşmamalıdır. Dîvân’ı olup olmadığı meçhulse de şair Osmanlı padişahlarının ilki Sultan II. Murad (v. 1451) diye bilinir. Şiirlerinde Murâdî mahlasını kullanmıştır. Klasik Türk şiiri…
Yazar: Hasan Sevil* İslamiyet din olarak, diğer inanç sistemlerinde olduğu gibi, yeme-içme hususunda birtakım ölçüler tayin etmiştir. Söz konusu ölçüler Kur’ân-ı Kerîm ayetlerinden veya hadis-i şeriflerden çıkarılmıştır. Yenilip, içilmesi yasak olan hayvanların etleri ve mayalanma sonucu alkolleşen içeceklerin durumu, dinin temel kaynaklarının koyduğu temel çerçeveye göre hukukçular tarafından ele alınarak bir sistem içerisine oturtulmuştur. Şâri-i…
Yazar: Semih Ceyhan* 20. asrın başında sömürgecilik faaliyetleri Osmanlı tebaası içindeki muhtelif milletlerin ulus-devlet ve kültürel milliyetçilik temelli siyasi bağımsızlık kazanımlarına sadece yol açmadı; eşzamanlı olarak çoğu millet “megola idea/büyük ülkü”sü zemininde kendi tarihini hatta tüm beşerî tarihi yeniden örgütlemeye, Batı’daki insani ve sosyal bilimlerin modern yöntemleri uyarınca, daha çok pozitivist söylemle tarihin yeniden yazımına…
Yazar: Selman Bayer Sanatın diğer tüm dallarında olduğu gibi edebiyatın da insan için bir teselli, terapi, şifa olduğu eskiden beri söylenegelir. Birçok yazarın, şairin neden yazdıkları sorusuna cevap verirken, yazma motivasyonlarını açıklarken bu tezin etrafında dolaştığına dair örneklere hepimiz şahit olmuşuzdur. Yazma eyleminin, insanın insanla olan ilişkisinde anlatmaktan daha yetkin ve daha profesyonel bir tür…
Yazar: Hüseyin Etil Girizgâh: Edebiyat alanında yaşanan gelişmeleri her zaman ciddiye almalıyız. Çünkü edebiyat olayları politik ve toplumsal olayların ön habercisi olma işlevi görmektedir. Şairler ve romancılar sahip oldukları güçlü sezgileri sayesinde toplumsal alandaki en ufak hareketlenmeleri bütün bedenleriyle duyumsayarak yüreklerinde hissederler. Bu hislerini ise ancak edebî biçimler altında topluma iletirler. Böylelikle hissettikleri duyguların kitleselleşmesine,…
Yazar: Adem Beyaz* Doğuştan kör biri görme yetisi kazanınca ne olur? Sadece dokunarak bildiği nesneleri görünce tanıyabilir mi? 17. yüzyılda William Molyneux’nun (1656-1698) başlattığı bu tartışma felsefe dünyasını yüz yıl boyunca doğrudan meşgul etti. Algı ile bilgi üzerine ve özellikle de dokunma ve görmeyi birleştiren bağ üzerine araştırmaları teşvik etti ve günümüzde bile etkisi devam…
Yazar: Ahmet Murat Özel Yunus Emre, her ne kadar Osmanlı şiir kamusu tarafından yeterince önemsenmiş görünmese de, tasavvufi muhitlerde ve popüler dindarlığın çeşitli tezahürlerinde görüldüğü gibi, sevgiyle ve ilgiyle benimsenmişti. Bu, Yunus Emre’nin şiirinin, dilsel ve edebî niteliklerine dikkat çekmeye gerek duymayan bir benimsemeydi. Yunus, dervişler ve halk nezdinde, başka her şeyden önce bir tasavvuf…