Sayı 77
Harun Kuşlu* I. Giriş İlİm veya sanatta klasik hâle gelmiş eserlerin iki önemli vasfından bahsedilir: Kendi dönemi için yeni, sonraki dönemler için kalıcı olanı dile getirmek. Bu bakımdan bir ilmin tarihsel gelişimi içinde, yazarından bağımsız olarak okunmaya, yazılmaya ve yeniden üretilmeye devam etmiş metinlerin o ilmin klasiklerini oluşturduğu söylenebilir. Öte yandan “klasik” olarak nitelediğimiz literatür,…
Muhammed Bedirhan* Klasik denilince aklımıza çoğunlukla zamana karşı direnci test edilmiş ve yerellikten evrenselliğe ulaşmış herhangi bir eser, fikir, yöntem veya model gelir. Genellikle bunlar keyfiyet itibariyle yüksek kaliteli, bulunduğu alan için önem arz eden ve belirli bir standarda sahip ilmî, kültürel veya sanatsal çalışmalardır. Bu nedenle bir klasiğin tanımı bağlamına bağlı olarak değişiklik gösterse…
Selami Varlık* Platon Phaidros kitabında diyalektik yöntemi iki ana özellik üzerinden tanımlar. İyi bir diyalektikçi bir yandan çoğul olanı genel bir kategori altında birleştirebilmelidir; diğer yandan düşünceyi acemi bir kasap gibi rasgele parçalamak yerine, “tabiî eklem yerlerine” göre ayırabilmelidir.[1] Bu organizma metaforunu bir adım daha ileri götürürsek, metnin hareket etmesini sağlayan şeyin tam da bu eklemlenmeler…
Muhammed Coşkun* Giriş: Doğal Tavır ve Hermenötik Refleksiyon Yorum faaliyetinin çetrefilli doğası, buna yeterince mesai harcamayan çoğu okur için yok hükmündedir. Ortalama bir okur, okuduğu herhangi bir metni büyük oranda anladığını düşünür. Yine de hukuk, din, ekonomi gibi insanların can, mal ve inançları ile ilgisi yoğun alanlarda metinleri anlama sorunu ortalama okurun bile zaman zaman…
Ekrem Demirli “İrşat yaşayan mürşitten mümkün olur.” Tasavvuf deyimi “Ne okuyorsun?” sorusuna “Bir kitabı yeniden okuyorum.” diye cevap aldığınızda klasik bir eser hakkında konuşmuş olma ihtimaliniz kuvvetle muhtemeldir. (Prof. Enes Kabakcı’nın Sosyoloji’yi Kurmak kitabından mealen alıntı) Cümle, bütün dünyada az çok geçerli olmak üzere, klasik okuma ihtiyacının mücbir ve üstenci dille dayatılmasının yarattığı baskı ile…
Selman Dilek[*] Inferno antropolojik açıdan bedenin, politik açıdan da şehrin uğradığı azabı tasvir etmekle birlikte, her ikisinin de temelindeki felsefi düşüncenin maruz kaldığı ıstırabı anlatmaktadır. Her bir kantoda ilerledikçe azap şiddetlenir ve en uç noktasında akıl Beatrice’in gelişiyle kendini aşka teslim eder ve nihayetinde Bernard’la saf ruha ulaşarak kurtuluşa erer. Şüphesiz bu seyahatin en dikkat…
İbrahim Özdemir* İklim krizi bir kimlik krizidir. Bunu çevre sorunlarının ve bilincinin ortaya çıkmasından hareketle göstermeye çalışacağız. İnsan faaliyetlerinin ve özellikle de sanayileşmenin etkisiyle çevrenin kirlenmeye başladığı ve iklim krizinin yolda olduğu1960’lı yıllarda fark edilmeye başlandı.Bunu ilk fark edenlerden birisi Sessiz Bahar adlı kitabıyla meşhur olan Amerikalı bilim kadını Rachel Carson idi. Kitabın verdiği mesaj…
Edith Hall* Demokratik bir toplumda esasında her vatandaşın tartışma sürecine katılması beklenir —ya da en azından onlar hesabına tartışmaya katılacak olanları seçmeleri beklenir— bu nedenle halkın felsefeyi daha iyi anlamasına karşı çıkmak söz konusu olamaz.[1] Sadece akademik alanlarda değil, aynı zamanda siyasette ve yaşamın diğer alanlarında kullandığımız muhakeme süreçlerinden müteşekkil mantık mekanizmalarını MÖ 4. yüzyılda…
Emre Şan Felsefe yaşadığımız çağ hakkında söz söylemeli ve geleceğe dair perspektif açmalıdır. Bu perspektifin amacı kendi zamanımızdaki ve gelecekteki sorunlarla hesaplaşmaya başlamaktır. Bu yakıcı sorunların başında Antroposen gelmektedir. Peki Antroposen adı verilen jeolojik olay ne anlama gelmektedir? Holosen çağından sonra gelen yeni çağ olarak Antroposen, kavramı ilk kullanan isimlerden biri olan Paul Crutzen’e göre,…
Asım Cüneyd Köksal* Geçen yazımızda modern dönemde geliştirilmiş dört siyâsî özgürlük türünden bahsetmiştik: Liberal, cumhuriyetçi, demokratik ve sosyalist özgürlükler. Taha Abdurrahman bütün bu modern özgürlük biçimlerinin, “insânî amel kanunları” dediği üç kanunu ihlal ettiğini söyler.[1] Düşünürün Kur’an âyetlerinden süzüp çıkardığı bu kanunlar hatırlama, insanîleştirme ve sonluluk kanunlarıdır. Hatırlama kanunu şöyle özetlenir: “Kim Allah’ı hatırlarsa Allah…