Yazı Arşivi

01 Ekim 2012

Gece tam bir cehennemdi: Rüyalarıma sonbahar sızdı, rüyaların birinde ölü vaziyette suyun içinde sürükleniyordum, cesedime yosun takılıyordu. Ertesi sabah uyandırma sesinden önce uyanıǧım, önceki günden kalan ekmeǧin üstüne tarçın balı sürüyorum, ayakta çiǧniyorum. Hayatımda bir düzen yok. Bu kasveti nasıl uzaklaştırmalı? Başımda bir aǧrı, boyun tutuk, dışarıda dallardan yağmur damlıyor, merdivenlerde küçük köpekler itişip kakışıyor,…

01 Ekim 2012

Çokça zikredildiği için hızlıca değinip geçelim: Felsefe aslen iki kelimeden müteşekkildir ve hikmet/bilgelik sevgisi anlamına gelir. Hikmet ise en temel anlamıyla şeylerin sırlarına ve gayelerine vakıf olmak, görünenin ötesindeki sebepleri bilebilmektir. Sırlardan bahis açtığımız zaman onun herkese izhar olunan, aşikâr cihetinin ötesindeki bir alandan da bahsetmiş oluruz. Bu alana adım attığımızda ise artık soyut bir…

01 Ekim 2012

Çocukluğumuzdaki bayram sabahlarını anımsamaya çalıştığımızda, ikram edilen şeker ve verilen harçlık dışında en çok hatırladığımız şeylerden biri hiç şüphesiz büyükler tarafından saçlarımıza damlatılan o birkaç damla kolonya olacaktır. Kokusuna en az hoş bir bayram sabahı heyecanı kadar aşina olduğumuz bu kendine has parfüm, kimi zaman şifa niyetine, kimi zaman ikram amaçlı, kimi zaman da sadece…

01 Ekim 2012

Albert Camus’nün bu alıntısıyla başlayan Detachment (2011), Amerikan yapımı bir film. Yönetmeni Tony Kaye’i ise American History X filminden tanıyoruz. Türkiye’de izleyicilerin karşısına Kopma ismiyle çıkan film Amerikan liselerinde geçici olarak görev yapan bir öğretmenin, Barthes’in hikayesini anlatırken, aynı zamanda gençliğin ve okulların durumunu da gözler önüne seriyor. Aslında filmi izleyip anlamaya çalışırken okulu, hayatın…

01 Ekim 2012

Kudema, Allah’a kulluğu, “yaratılanın, yaratıldığı hal üzere olması” biçiminde tanımlar. Başka bir deyişle, kul olmak, bir şeyin ne üzere yaratıldıysa o şey üzere olmasıdır. Bu nedenle, Evren’deki her şey kuldur. Bir gezegenin ya da bir atomun doğaları neyi gerektiriyorsa onu yapması kullukları üzerinde oldukları anlamına gelir. Tüm yaratılanlar, kulluklarına ilişkin bilgiyle donatılmışlardır; dolayısıyla kullukları zorunluluk…

01 Ekim 2012

Arap dilindeki anlamıyla “sun”, “yapmak- etmek”, “sanat” ise “yapılan iş, meslek” anlamına gelmekte, tanım olarak Sanat ise; bir işi “estetik bir duyguyu dile getirecek” şekilde yapmak ve o işin yapılmasıyla ilgili yöntem, bilgi ve kuralların tamamı olarak kabul edilir. Bu yöntem, bilgi ve kurallar zamanla fen ve estetik anlayışının değişmesi ile gelişmiş, fakat bir kural…

01 Ekim 2012

Müslüman toplumlarda naklî ve aklî ilimlerin sistematize edildiği, yabancı milletlere (Yunan, Fars, Hint) ait ilim, düşünce ve kültür ürünlerinden Arapça’ya yapılan tercümelerin Beytü’l-hikme kurumunda en verimli düzeye ulaştığı; kelâm ve felsefe alanındaki spekülasyonların alabildiğine yoğunlaştığı, çeşitli din ve mezhepler arasındaki mücadelenin kıyasıya devam ettiği 9. yy’da (Hicrî 2. yy’da) yaşamıştır Kindî, çocukluk ve gençlik yılları…

01 Ekim 2012

AFÇ: Genel bir soru ile başlamak istiyorum; Felsefenin aklın, sanatın ise tahayyülün, hayal gücünün konusu olduğu bilinir ve söylenir. Buna mukabil, felsefenin sanatı, zaman zaman da sanatın felsefeyi etkilediği, birbirlerine yön verdikleri ya da birbirlerinin yönünü değiştirdikleri vakidir. En genel tanımıyla felsefe ve sanat nedir? Ve birbirleri ile ilişkileri nasıldır? ÖNS: Felsefenin ne olduğunu, iki…

01 Ekim 2012

Muhammed İkbal İslam’da bilimsel düşüncenin doğuşunu ve gelişimini tahlil ederken bir hadise atıf yaparak İslam bilim ve düşüncesinin kaynağını sürekli dış amillerde bulan akademik araştırmalarda ihmal edilmiş, hatta yok sayılmış mühim bir hususa dikkatimizi çeker. İkbal’in atıf yaptığı hadiste Hz. Peygamber ‘Allah’ım! Bana eşyanın hakikatlerini oldukları hal üzere göster’ der. İkbal’e göre hadis İslam’da bilimsel…

01 Ekim 2012

İstanbul, dünyanın hafızasına kendisini bir kubbeler ve minareler şehri olarak nakşetmiştir. Marmara Denizi’nin beyaz tüller içinde eriyen mavi ufuklarına ilk ‘‘elif’’i çeken minareler ise, elbette ki, Feth-i Mübin-i Konstantiniyye’yi gerçekleştirerek, Allah’ın Sevgilisi’nin verdiği müjdeyi tarihe yazan kutlu Kumandan’ın camisinin minareleri olmuştur. Fatih Camii Külliyesi, tohumları kısa zamanda nesim-i nevbaharla etrafa yayılan muhteşem bir çiçek gibi,…