Yazı Arşivi
Yazar: Mustafa Yavuz Giriş Tabiat bilimlerinin bir parçası olan biyoloji, isminin kökeninden de anlaşılacağı üzere canlılık ve canlılar araştırması yapan, deney ve gözleme dayalı bir bilimdir. İsminden hareketle, biyoloji biliminin canlı adı verilen her nesneyi çalışma alanına aldığı sonucuna varılabilir. Kendisine en yakın görünen fizik ve kimya gibi bilimlerden bazen yönteminin, çoğunlukla da nesnesinin daha…
Yazar: Michael Marder Özcülük eleştrilerinin ve özcü olmamakla övünen teorik fikirlerin kural olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Bu felsefi bostan korkuluğana karşı verilen neredeyse donkişotvari mücadelelerin klasik formülü, “X diye bir şey yoktur.” (boşluğu hayvan, insan, dünya… istediğiniz şekilde doldurun) ifadesi ve onun yanına olumlu bir koşul olarak eklenen “Sadece X’ler vardır (boşluğu hayvanlar, insanlar, dünyalar…)”…
Yazar: Samet Yalçın Kelimeler yer değiştirirler, şekil değiştirirler; anlamları değişir ama binlerce yıllık ağaçlar gibi yaşamaya devam ederler. Bazıları bozulmuştur, büzüşmüştür, sessizleşmiştir, kenarda kalmış, sıskalaşmıştır; kimisi gittiği coğrafyanın havasına-suyuna, toprağına uymuş sesini değiştirmiştir, telaffuz edildiğinde sanki başka biri konuşuyor gibidir ya da başka biriymiş gibi konuşuyordur. Kimisi ortalık yerde dursa da çok iyi kamufle olmuş,…
Yazar: E. Burak Şaman Ben, Kedim ve Domates Neler Yapıyoruz?11 BBu yazıyı okuyarak değerli fikirlerini benimle paylaşan Prof. Dr. Ayhan Çitil’e, Doç. Dr. Emre Şan’a ve eşim Nazlı’ya en içten teşekkürlerimi sunarım Güzel bir günün olmazsa olmazı kahvaltı; bunun için yataktan kalkıp harekete geçmek, sofrayı hazırlamak gerek [amaçsallık]. Bir dizi karmaşık kas hareketiyle kolumuzu yorgandan…
Yazar: Sarra Tlili Bu yazıda, rūḥ kelimesinin hem manasını hem de kelimenin tartışıldığı entelektüel bağlamı anlama amacıyla Kur’an ve ilgili metinlerdeki rūḥ kelimesini araştırarak bu tartışmayı kısmen ortaya koymak arzusundayım. Kur’an’ı yakından inceleyince, onun rūḥ ve nefs kelimelerini, onların eş anlamlı olduğunu akla getirecek şekilde birbirinin yerine kullanmadığı görülür. Hatta Duncan Macdonald’ın vurguladığı gibi11 D….
Yazar: Ömer Türker Modern dönemde tıp alanındaki köklü değişiklikler, sadece insan bedeniyle ilgili tasavvurları etkilemekle kalmadı, aynı zamanda beden tasavvurunun sonucu olduğu düşünülen ahlak kavrayışını da etkiledi. Bu etkinin kuşkusuz bir temeli vardır: Klasik dönemde ahlak düşüncesi hayat, mizaç ve huylar arasındaki irtibat üzerine inşa ediliyor görünür. Özellikle Aristoteles’in ahlak eserleri tercüme edilip ahlaka ilişkin…
Yazar: Brooke Holmes Bios11 Bu makalenin taslaklarına yaptığı dikkatli, derinlemesine ve cömert yorumlardan dolayı Adi Ophir’e özel olarak teşekkür etmeyi bir borç biliyorum. Yorumları bu metni çok daha iyileştirdi. “Politik Kavramlar” konferansı katılımcılarına, özellikle Drucilla Cornell, Alexis … Continue readingkavramının haritasını çıkarmak için nasıl bir yol izlemek gerekiyor? Kelime antik Yunancadan geliyor. Kelimenin “hayat” olarak tercümesi…
Yazar: Renaud Barbaras Yaşamdan [vie] bahsetmek, canlılara [vivants] indirgenmediği hâliyle bizzat yaşamdan konuşmak, biyolojinin ayırt edici tezlerinden birini askıya almaktır; bu teze göre, sadece canlılar yani kimyasal oluşumları gereği benzersiz niteliklerle bezenmiş gerçeklikler söz konusu olacağı için yaşamdan bahsetmenin manası yok; bizzat yaşamdan bahsettiğimizde, canlıların yaşam sayesinde canlı olduklarını kabul ederiz, çünkü yaşama sahipler, ya…
Yazar: Michael Naas Platon diyaloglarında hep o meşhur doğrudan sorulan soruyu görürsünüz: “… nedir?” ancak yaşam hakkında asla böyle bir soru sormaz, “Yaşam nedir?” sorusunu doğrudan sorduğu bir tane bile diyalog gösteremezsiniz, ama Platon diyaloglarının hepsi şu ya da bu şekilde bu müstesna soru etrafında döner. Örneğin, Philebus haz meselesini soruşturur, Menon erdemi, Devlet ise…
Yazar: John Russon Tanışmanın merkezinde bir ikirciklik var. Bir taraftan, tanışmanın heyecanı ve enerjisinin çoğu şu olgudan ileri gelir: İnsan, tanımadığı bir kişiyle, farklı bir dünyadan biriyle bir bağlantı kurmayı umar ve bilinmeyen bir toprağa girmeye cüret eder. Buradaki her bir kişi diğeri için bir tür yabancı zemindir; bu zemin, kuşkusuz, kısmen heyecanlandırır, çünkü hayal…