Yazı Arşivi

19 Kasım 2019

Yazar: Abdelfattah Kilito Adem’in diliyle ilgili bazı sorular ortaya atacağız. Fakat hangi dilden bahsediyoruz, uzvumuz olan dilden mi yoksa tabir olan dilden mi? Toplum içinde iletişim aracı olan dilden mi yoksa yasak meyveyi tadan dilden mi? Buradaki muğlaklık kökenseldir. Onu cennetin orta yerinde bulunan ağaca, bilgi ağacına kadar geri götürebiliriz. Havvâ, bu ağacın altına çok…

14 Kasım 2019

Yazar: Paola García* Kelimeler gerçekliği kaçınılmaz şekilde perdeler ve yanlış yorumlar, fakat çelişkilidir ki gerçekliği tartışmak için zorunludurlar. Friedrich Nietzsche bu sorunu dilin “yasaması” olarak tanımlar ve onu, kendisi sayesinde kelimelerin kavramlar hâline geldiği süreç olarak tarif eder; bu bağlamda kelimeler “az veya çok birbirine benzer sayısız örneğe… asla eşit olmayan ve bu yüzden tümüyle…

12 Kasım 2019

Yazar: Robyn Creswell* İster gerçekten mevcut olsunlar ister olmasınlar, çevrilemez kelimeler karşılaştırmalı edebiyat derslerimizde elde bulunan malzemedir. Lafzi çeviri hakkında, şair Forrest Gander’i işlediğim bir seminerde öğrencilere kendi favori çevrilemez kelimemi söyleyerek işe başladım -çevrilemez kelimeler, yani her dilde bulunup bir başka dilde muadili olmayan, bundan dolayı söz konusu dili konuşanlara özel veya onlara özgü…

07 Kasım 2019

1Bu makalede doktora tezimizden faydalanılmıştır. Bkz.: Ramazan Demir, Arap Dilbilimcilerine Göre Dillerin Kaynağı Meselesi, (Basılmamış Doktora Tezi, MÜ SBE Arap Dili ve Belâgatı Bilim Dalı), İstanbul, 2008. Yazar: Ramazan Demir* İnsanın düşüncelerini, duygularını ve meramını ifade etmek üzere sesleri, heceleri, kelimeleri ve cümle gruplarını anlamlı ve ahenkli bir şekilde bir araya getirerek oluşturduğu semboller bütünü…

05 Kasım 2019

Yazar: Klaus Voswinckel* Konuşulan cümleler benim dünyayla bağlantılarımdır. Ve bakışlarım, nefes alıp verişlerim, güne doğru attığım mütereddit adımlarım, düşünmüş olduğumdan da fazla, dile bağlıdırlar. * Şeylere dokunabiliriz. Elle, dille. Onlara isim veririz. Bu şekilde onları öne çıkartır, tekilleştirir, diğerlerinden ayırırız. Görünüre getirir ve onlarla ilişki kurarız. Nedir bu ilişki peki? * Bir şey konuşur, bana…

31 Ekim 2019

Yazar: Philip Tonner* Orta Çağ’ın İskoçyalı filozofu John Duns Scotus (1266-1308) son yüzyılda hem felsefe hem teoloji çevrelerinde yeni bir ilgiye nail oluyor. Bu ilgide Martin Heidegger (1889-1976) ve Gilles Deleuze’ün (1925-1995) payı hiç de azımsanacak derecede değildir. İki filozof da sırasıyla yirminci yüzyılın başlarına ve ortalarına tarihlenen felsefe maceralarının şekillenme döneminde Scotus düşüncesiyle yoğun…

29 Ekim 2019

Yazar: Ali Benli Dilin temel yapıtaşları sesler ve onların oluşturduğu sözcüklerdir. Tek başlarına bir anlama gelmeyen sesler, her dilin kendi iç düzeni içerisinde bir araya gelip anlamlı sözcükler oluşturur. İnsanın etrafını saran evren, kendi özvarlığı, iç dünyası, eylemleri, düşünceleri, hayalleri kısacası kuşatamayacağı kadar çok şey dilde bir sözcükle karşılık bulur. Zaman içinde sözcükler farklı anlam…

24 Ekim 2019

Yazar: Harun Kuşlu Dinî ilimlerin yöntemi ve esasen nasların anlamını kavrama aracı olarak dil ilimleri, İslam bilim tarihinin her döneminde vazgeçilmezliğini muhafaza etmiştir. Bu nedenle ilimlerin tasnifi ve gelişimini gösteren eserlerde dilbilimin rakip tanımaz bir yeri ve buna uygun olarak mümessillerinin de başka kültürlerin üreteceği alternatif disiplinlere karşı güçlü bir duruşları olagelmiştir. Nahvin bu aşındırılamaz…

22 Ekim 2019

Yazar: Muhammad U. Faruque* Dil “varlık” veya gerçeklik kavrayışımızı şekillendirir mi veya dili kullanışımızı ve işletmemizi sınırlandıran gerçeklik midir? Ferdinand de Saussure gibi modern dilbilimciler ve göstergebilimciler gösteren ve gösterilenden müteşekkil dilbilimsel göstergenin keyfî olduğunu iddia etmekte haklıdır. Bu durum, gerçeklik kavrayışımızı inşa edenin ve koşullayanın dil olduğunu, yoksa tam tersinin geçerli olmadığını ima eder….

17 Ekim 2019

Yazar: S. Atakan Altınörs* Batı felsefesi tarihinde dil hakkında serdedilmiş görüşlerin “büyük resmi”ne bakıldığında, filozofların önemli bir bölümünün üzerinde sanki zımni bir ittifak hâlinde bulunduğu bir fikir göze çarpar: Dilin insan için hem imkân, hem de engel teşkil ettiği fikri. Şöyle ki, dil bir yandan, muhakemeyi sevk etmeye ve bunun neticesinde varılan hükümleri beyan etmeye…