Yazı Arşivi
Hâlidiyye Kütüphanesi’ni arıyordum. Burası hakkında yalnızca, Memluk dönemine ait binanın Eski Kudüs’ün Müslüman bölgesinde bulunduğunu biliyordum. Müslüman bölgesinin dar geçitlerinde yolumu arayarak dolanıp duruyordum ta ki Filistinli bir bakkal “Hâlidiyye” dediğimi duyana kadar. Nezaket gösterip kütüphaneye kadar eşlik etti bana ve orada beni Hâlidî ailesinin bir üyesi olarak takdim etti. Kibarca başımla tasdik ettim ve…
Doğu Batı sorunsalı olarak adlandırılan problematik neredeyse üç yüz yıldır bu toplumun zihinlerini meşgul etmektedir. Tanzimat’ın ilk döneminde Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal gibi devrin ediplerince tartışılan, II. Meşrutiyet ve Cumhuriyet döneminden günümüze kadar devam eden ve farklı görüşteki edebiyatçılarımız tarafından irdelenen bir sorunsaldır. Bu sorunsalın en temel hususiyeti Din-i İslam’dır. Zaten mezkûr sürecin kahramanlarına…
Birçoğumuz ilkokula başladığımız günü unutmayız. Devasa bir okul binasının önünde, tanımadığımız kalabalıklar içinde, anne veya babamızın elinden sıkıca tutarak korku, heyecan biraz da merakla geçen anları, bütün hissiyatımızla hatırladığımız bir zaman dilimidir o gün. Günümüzde küçücük bir çocuğun psikolojisini yoran bu atmosfer, birçok çocuğun okula olan ilgi ve sevgisini baştan zedeleyen bir ortamdır. Bu problemin çözümüne…
Prof. Dr. Serpil Bağcı, Sanat Tarihi disiplini içerisinde Osmanlı görsel kültürü ve resim sanatı üzerine çalışmalar yapan üretken bir akademisyen. Lisans, yüksek lisans ve doktora derecelerini Hacettepe Üniversitesi’nden alan Bağcı, Osmanlı ve İslam sanatı tarih yazımına çok sayıda yayını ile katkıda bulunmuştur. Osmanlı sultan portrelerinin ikonografisi, Osmanlı ve Safavi resminde fal imgeleri, öykülemeci/anlatımcı resimler, İslam-Osmanlı dünyalarında…
“Güçlü ölüler için tahayyül ettiğimiz yok oluşun azameti, işte bu Okuduğumuz ve işittiğimiz o güzelim masallar Ölümsüz suyun ebedî çeşmesi Cennetten bir kâse sunuyor hepimize” (John Keats) „İnsan düşüncesinin rasyonel boyutlarına fazlasıyla önem verilmesi ve yoğunlaşılması, kaçınılmaz olarak, yalnızca aynı ölçüde muktedir olduğu muhayyileye dayalı düşünme kabiliyetlerine karşı bir haksızlık yapılmasıyla sonuçlanmadı; aynı zamanda, insanın…
Makinelerin insanların yerini alacakları korkusu Sanayi Devrimi kadar eski bir olgudur, zira o dönemde Britanyalı dokuma tezgâhı kullanıcıları da otomatik dokuma makineleriyle mücadele etmek durumunda kalmışlardı. Günümüzde yalnızca görevlerini otomatik olarak yerine getirmekle kalmayıp ayrıca yeni görevlerini nasıl yerine getireceklerini de öğrenebilen -hem de insandan daha hızlı öğrenebilen- makinelerle uğraşmak durumundayız. Makineler saniyeler içinde petabaytlarca…
Çok eski dönemden beri insan, pek çok şeyde düzen arayışı içinde olmuş ve bu, çeşitli yollarla elde ettiği bilgileri de içine alarak onları tasnif etme ve çeşitli kümeler altında toplama ihtiyacını doğurmuştur. Böylelikle bilgilerin hangi kümeler altında yer aldığı ve kümelerin birbiriyle olan bağlantısı ve sınırı birlik oluşturacak şekilde ortaya konulmuştur. Kümeler bazen bilginin konusu,…
İslam düşünce tarihinde, insanların elde ettikleri bilgilerin ve belirli bir tedvin çalışması sayesinde disipline dönüşebilmiş ilimlerin tasnifine dair ortaya çıkan düşünceler ve telif edilen eserler, esas itibarıyla iki farklı çizgiyi takip etmektedirler. Bu çizgiler, varlık hakkındaki kuşatıcı ve kesin bilginin yani metafizik bilginin hangi yolla elde edilebileceği sorusuna verilen cevaplar ışığında şekillenen muhtelif ilim anlayışlarını…
Sunuş: Her medeniyeti, diğer medeniyetlerden farklı ve biricik kılan özellik “bilgi ve (b)ilim”e dair tasavvurlarıdır. Bu tasavvurlar çerçevesinde insan-tabiat-yaratıcı ilişkilerini temellendirir. Bilgi”nin mahiyeti, felsefe tarihinin ilk dönemlerinden beri üzerine düşünülen bu kavram genel olarak “test edilmiş, haklı kılınmış doğru inanç” olarak tanımlanır. Bilgiyi bir inanç tarzı şeklinde sunmak, hem bilginin hem de inancın aynı objelere…
Hak Dini Kur’an Dili adlı tefsiriyle tanınan son devir din bilginlerinden ve bilgelerinden Elmalılı Muhammed Yazır (d. 1878/Elmalı-Antalya, ö. 1942/Erenköy-İstanbul) Küçük Ayasofya ve Beyazıt medreselerinde dersler aldıktan sonra Osmanlı’da kadı vekilleri yetiştiren Mekteb-i Nüvvâb’ı birincilikle bitirir. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin ilmiyye şubesine üye olur. Batılı tarzda bir meşrutiyet fikri yerine, çağdaş bilim ve medeniyet birikiminden…