Yazı Arşivi
Müslümanlar İspanya’ya ilk defa 711 yılında vardılar ve yarımadadan tamamıyla sürülene kadar (1609-14) dokuz asır boyunca İspanyol kültürüne büyük katkı sağladılar. Endülüs ve İspanya tarihi çalışanların malumudur ki İspanyol kimliğinin ne ihtiva ettiği tartışmasında öne çıkan iki isim vardır: Américo Castro ve Claudio Sánchez Albornoz. Castro İspanyol kimliğinin İslami, İbrani ve İsevi kültürlerinin yoğrulmasıyla ortaya…
Müzik ve şiir İslam tarihinde özellikle mutasavvıf çevrelerde her zaman ilgi çekmiş sanat dallarıdır. “Allah güzeldir güzeli sever”1 hadisinin fehvasınca güzelliği ve estetiği kısacası bediiyatı hayatlarında var eden Müslümanlar bu sanatlara her zaman ilgi gösterdiler. Zaman zaman bu sanatlara ilişkin itirazlar da vaki oldu. Bu itirazlara karşı İbn Hazm ve İmam Gazzâlî gibi ciddi âlimler…
19 Mart 1909 – 1 Eylül 1919 tarihleri arası 161 sayı yayınlanıp Cumhuriyet öncesinin en uzun ömürlü ve en geniş yazar kadrosuna sahip süreli yayınlarından biri olan Cerîde-i Sûfiyye dergisinin ilk başyazarı1 Ali Fuâd Efendi, Ayasofya Câmii-i Kebîr’inde mesnevîhân olması hasebiyle hem Hz. Mevlânâ’yı ve fikirlerini iyi bilen, hem de İbnü’l Arabî düşüncesini hususi tetkik…
Efendim, biraz klasik olacak ama neyle ilk tanışmanızı sorarak bir girizgâh yapalım. Ne zaman ve nasıl oldu ney ile tanışmanız? Ney sazıyla tanışmam 1974-1975 yıllarıdır. Dedem Sezai Bey’i görme ve tanıma şansım olmadı. Ben dünyaya gelmeden önce vefat etmiş. Kendisi Tophane’de tüfekçi ustasıymış. Sonra Fatih’te “101 İş” diye bir atölye açmış. Dedem çok sanatkâr bir…
“… Hiç bilenlerle bilmeyenler müsavi olur mu? Ancak temiz akıllı olanlar anlar.” Zümer 9 “Allah güzeldir; güzeli sever.” Hadis-i Şerif “Hamd, şeyleri bir yokluktan ve yokluğun yokluğundan var eden ve şeylerin varlığını kelimelerinin yönelişine dayandıran Allah’a mahsustur. Bu sayede onların yaratılmışlığını ve Hakk’ın kadimliğinden kaynaklanan ezeliliklerinin sırrını öğrendiğimiz gibi Allah’ın bize bildirdiği kadimliğini de öğreniriz.”1…
İslam’ın filizlenme evresinin akabinde, yani İslam’ın bir medeniyet olarak zuhuru sürecinde Müslümanlar kendilerini medeniyet taşıyıcı pek çok fikrî geleneğin karşısında buldular. Bu bağlamda Orta Asya ve Hint alt kıtasının ilkel ya da milli dinleri, Orta Doğu’nun semavi dinleri ile ezoterik/hermetik öğretileri, nihayet Akdeniz merkezli ve pagan kökenli Yunan felsefesinin muhtelif şubeleri zikredilebilir. Yalnızca bir din…
Sicilya’da Müslümanlarla Hristiyanların Yan Yana Serpildiği Vakitler Zaman zaman “Müslüman İspanya” ya da Endülüs’teki muhteşem şeyler üzerine düşünürüm. Yaklaşık 711’den başlayıp 1492’de sona ermesine kadar burada Müslüman yöneticiler hep bir convivenciayı korudular. “Birliktelik içinde yaşamak” ya da “birlikte var olmak” anlamına gelen bu İspanyolca kelime, Avrupa kıtasında eşi görülmemiş bir inançlar arası iç içe geçme…
İnsanlık tarihine veyahut bilimlerin tarihine dair dönemlendirme yapmak daima çok güç ve aynı zamanda da risklidir. Yapılan her dönemlendirme belirli ölçüde keyfîlikle maluldür, üstelik bu keyfîlik kaçınılmazdır. Her dönemlendirme yapan, tarihteki sayısız olay ve olgulardan bir kısmını seçmek ve diğer tüm olay ve olguları bu seçilenler ışığında yorumlamak durumundadır. Bu keyfî mazur kılabilecek yaklaşım ise,…
İnsanların ve toplumların farklılaşmasındaki ve birbiriyle öteki olarak karşılaşmasındaki önemli etkenlerden birisi, dinlerin çokluğudur. Günümüzde küreselleşme ile birlikte farklı dinlerden ve farklı dinlerin müntesiplerinden haberdar olmak, onlarla karşılaşmak oldukça yoğun olarak yaşanan bir durum olsa da insanlık tarihi boyunca dinî çeşitlilik veya dinlerin çokluğu bir vaka olagelmiştir. Kur’an’da ilk insanın aynı zamanda ilk peygamber olduğu…
Bizi kuran karşılaşmalardır; karşılaşmalardır bizi biz yapan. Dünyayı olduğu şey yapan da onlardır. Karşılaşma olmadan hiçbir şey mümkün olamaz. Karşılaşmalar olmaksızın yaşam da mümkün olmazdı. Bütün yaşamın kaynağı, yani su bile karşılaşmayla meydana gelir; oksijen ve hidrojenin karşılaşmasıyla. Bu karşılaşma olmadan primitif organizmalar önceden ve şimdi oldukları gibi kalırlardı; tıpkı karşılaşmasalardı oksijen ve hidrojen moleküllerinin…