Yazı Arşivi

04 Eylül 2015

Müzik kelimesinin menşei olarak kabul edilen Müz (muse) adlı periler, Yunan mitolojisine göre, tanrı Zeus’un Mnémosyne’den (hafıza) olan dokuz kızıdır. Yani müzik, tanrısal güç ile hafızanın birlikteliğinden doğmuştur. Dünya hayatının geçici zevklerinin ötesinde, en derin, en yüce hisleri, fikirleri ifade edebilen müzikler zaman ve mekânı aşarak evrensel bir boyut kazanmışlardır. Müzik sanatı medeniyetlerin özüdür. Dolayısıyla…

29 Ağustos 2015

İspanya’dan gelen Yahudi göçmenlerinin Osmanlı İmparatorluğu’na yerleşmeleriyle birlikte bu göçmenler ile yerli Romaniote (Rumca konuşan Bizans Musevileri) arasında 16. yy’ın sonlarından günümüze dek uzanan yoğun bir musiki paylaşımı oluşmuştur. Bu Musevi toplumunun müzisyenleri, gelişiminin her basamağından (eski Osmanlı formundan günümüz modern formuna kadar) olmak üzere Türk makam geleneğini benimserlerken; Musevi dinî ve toplumsal ritüelleri ile…

24 Ağustos 2015

Walter Zev Feldman klasik Osmanlı ve Yahudi müziği alanlarında önde gelen araştırmacılardan biri. Aynı zamanda bir müzisyen/icracı da olan Feldman’ın, Necdet Yaşar, Cinuçen Tanrıkorur ve Lalezar Ensemble ile birlikte pek çok ortak çalışması bulunuyor. Feldman’ın Music of the Ottoman Court: Makam, Composition, and the Early Ottoman Instrumental Repertoire adlı eseri alanının temel metinlerinden biri olarak…

18 Ağustos 2015

Avrupa sanatının geç Rönesans ve Maniyerizm’i izleyen büyük ve özgün üslubu Barok’tur. Bu üslup İtalya’da başlar ve diğer Avrupa ülkelerinde özellikle kontra-reform çağının Katolik taşkınlığının bir ifadesi olarak gelişir. Son aşaması ise Fransa’da gelişen ve daha sonra Avrupa’ya yayılan Rokoko’dur. Fakat Avrupa’ya ilk giden Türk elçisinin Paris’te görerek etkilendiği Fransız Rokokosu elçinin getirdiği bezemesel ayrıntıların…

12 Ağustos 2015

Amerikalılar… gerçekten göçebeler. Ayakkabı değiştirir gibi meslek değiştiriyorlar; yirmi yıllık evler inşa edip o evlerde yirmi yıl bile oturmuyorlar. Öyle ki artık belirli bir muhit onlar için yuva anlamı taşımıyor. Kargaşanın burada bu denli yayılması boşuna değil. Bertolt Brecht, 1941 Sabah Ülkesi çok önemli bir soru soruyor: “Birleşik Devletler günümüzdeki son kozmopolit imparatorluk mu? Onu…

06 Ağustos 2015

Mehmet Genç, 1934 yılında Artvin’in Arhavi ilçesinde doğdu. Mülkiye (Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi) mezunu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde Prof. Dr. Ömer Lütfi Barkan’ın asistanı olarak akademik hayata başladı. “Sanayi Devriminin Osmanlı Sanayiine Etkisi” adlı doktora tezini hazırladı. 1966 yılında araştırmalarını detaylandırmak için Başbakanlık Arşivi’nde çalışmaya başladı ve bu çalışma hiçbir zaman bitmedi. Yaşayan en…

01 Ağustos 2015

İslam tarihsel olarak kozmopolittir. İslam tarihi ne barışın zirvesi ne de küresel medyanın yalan yanlış söylediği gibi bir tehdittir; o, insanlığın yazgısında kozmopolit bir gücü ortaya çıkarmaktadır. İslam, tevhid (birlik) ve dinî çeşitlilik arasında Endonezya’dan batı Afrika’ya çeşitli gelenekleri içinde barındırır. İmparatorluğun birliğinin ideal olarak ilahî birliği de yansıtması gerekmektedir; Muhammed peygamberin ölümü ise (M.S….

27 Temmuz 2015

Bilim insanları kozmopolitlik düşüncesinin antik ve modern dönemlerde, bariz bir şekilde Batı’da doğup gelişmiş olduğuna odaklanma eğiliminde olsa da İslam ve kozmopolitizmin tarihi birbiriyle gerçek manada iç içe geçmiştir. Yunanca kozmopolites kavramı, M.Ö. 3. asırda Diyojen ile birlikte ortaya çıktığında (Diyojen, kendisine “Nerelisin?” diye sorulduğunda “Ben dünya vatandaşıyım!” demişti) hiçbir millete ya da politik sisteme…

22 Temmuz 2015

Son yıllarda yapılan tercüme çalışmaları özellikle Osmanlı’nın son dönemlerindeki Kudüs’e ışık tutmaya başladı. Profesör Roberto Mazza’nın, dinlerarası ahenge sahip bir ütopya toplumu olarak değil de “kayıp sesler” olarak tanımladığı bu kaynaklar, şimdilerde birbiriyle rekabet hâlindeki ulusal taleplerle yarılmış üç dinli bir şehre kozmopolit bir bakış sunuyor. Büyük usta Edward Said’in de içinde olduğu bazıları –millet…

17 Temmuz 2015

Osmanlı Devleti’nin kozmopolit olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği, farklılıkların hangi ölçüde hayat hakkı bulduğu ve ne denli özgürce ifade edilebildiği, sosyal ve siyasal alanda söz sahibi olma açısından farklı din ve etnik unsurların durumu, kısacası Osmanlı Devleti’nde kozmopolit bir ortam mevcutsa sınırlarının neler olduğu sıkça tartışılan konular arasındadır. Bir felsefi düşünüş tarzı olarak eski Yunan’da ortaya çıkan…