Yazı Arşivi

25 Haziran 2022

Murat Erşen* “Mutlu insanın dünyası, mutsu­zunkinden başka bir dünyadır.”[1]   “Mesele teknolojinin varoluşsal tehdit olması değil. Mesele, teknolojinin toplumun kötü yönlerini ortaya çıkarma becerisi ve toplumun en kötü yönü de, bir varoluşsal tehdittir.”[2]   Kültürümüzde duyguların oynadığı rolün giderek artması “Homo sentimalis’in yükselişi” olarak kavramsallaştırılsa da, duyguların Aristoteles’ten popülizme, post-truth’a ve sosyal medyaya dek uzanan…

25 Haziran 2022

Mehmet Barış Albayrak* Bu makalede refleksiyon kavramının bir metafor ve felsefi bir kavram olarak tarih boyunca farklı ele alınış biçimlerini gözden geçireceğim. Mutlaka atlayacağım düşünürler ya da dönüşümler olacaktır, ama yine de bu kavramın en azından Batı felsefesindeki dönüşümüyle ilgili genel bir fikir vermek istiyorum. Refleksiyon kavramının neden bugün yeniden ele alınması gerektiğine ise sonuç…

25 Haziran 2022

Yasin Ramazan* Elinizde bir iş (veya bir ödev) varsa, teslim tarihi yaklaşırken kaygınızın artması normaldir. İşin ilerleme durumuna göre kaygı çok yüksek veya daha düşük olabilir. Aynı şekilde kendi performansınızı veya istenen işin mahiyetini de göz önünde bulundurmanızdan kaygı düzeyi de farklı şekillerde etkilenecektir. Düşünün ki, yaptığınız işin aslında istenen şey olmadığını düşünüyorsunuz. Bu durumda…

25 Haziran 2022

Nurten Gökalp* İnsanlık tarihinde insana dair yapılan felsefi değerlendirmeler oldukça geniş ve karmaşıktır. İlk Çağ’dan günümüze kadar filozoflar insanın özelliklerinden birini önceleyerek farklı tanımlar yapmışlardır. Bu tanımlarda çoklukla insanı cansız varlıklardan ve diğer canlılardan ayırt ettiği düşünülen zihinsel, duygusal ya da toplumsal özelliklerine vurgu yapılmaktadır. Bu bağlamda duygular ve duygulanma sıklıkla insana has ayırıcı bir…

25 Haziran 2022

Kübra Bilgin Tiryaki* İçine doğduğumuz ve varlığımızı sürdürdüğümüz dizge her ne ise onun farkında olmak açısından “o dizgeyi aşan” bir bilince sahibiz. Ancak genel gidişat içerisinde o bilinci fark etmek ve hatta fark ettiğimiz üzerine düşünebilmek çoğu zaman mümkün olmaz. Zira hayatın akışı, eylem anlarının hızlı karar almayı gerektiren durumları, birbiri üzerine aralıksız bir şekilde…

25 Haziran 2022

Mustafa Hakan Alvan Sevgili dostlar, bu yazımızda bir ilahinin doğuş hikâyesini sizlerle paylaşmak istedik. Bendeniz T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bir müzik topluluğunda neyzen olarak görev yapan bir kardeşinizim. Görevimizin gereği yaptığımız bir Ankara seyahati sırasında, arkadaşlarımız kendi arasında sohbet ederlerken, futboldan bahis açıldı ve arkadaşlarımız futbol takımlarının oyuncu kadrolarını ezbere saymaya başladılar. Bu sohbete…

25 Haziran 2022

Hasan Sevil* İnsan doğası gereği örtünmeye ihtiyaç duyar. Yeme, içme, barınma gibi örtünmek için birtakım malzemeden mamul elbiseleri giyerek bu ihtiyacını giderir. İnsanların giydiği kılık, kıyafet ve elbiseye kisve de denir. Elbise şekil ve malzemesi zaman içerisinde değişebildiği gibi coğrafya ve kültürün de bu şekillenmede etkisi olur. Hatta bir toplum içerisinde bile farklı kıyafet türlerinin…

25 Haziran 2022

Selman Bayer Edebiyat da diğer tüm sanatlar gibi iltifata tabi bir marifettir. Kendi tarihi boyunca her daim teşvik, takdir ve takdime ihtiyaç duymuştur. Bu yönlendirmelerin ışığında yolunu bulmuş, serpilmiş ve gelişmiştir. Bu bazen şifahi bir övgü olmuş, bazen takdir ve takdim eden bir yazıyla iltifat gösterilmiş, bazen taklit, bazen ise takip yoluyla marifetin hakkı teslim…

25 Haziran 2022

Adem Beyaz* 19. yüzyılda yaşamış İngiliz pozitivist filozoflardan John Henry Bridges, dönemin en önemli figürlerinden olan John Stuart Mill (1806-1873) ve Auguste Comte (1798-1857) arasındaki mektuplaşmalar için “Dünyada daha ilginç bir commercium epistolicum [mektup alışverişi] yaşanmamıştır.” demiş. Tarihte daha ilginç mektuplaşmalara elbette şahit olabiliriz ancak Bridges’ın bunu demesinin bir sebebi var: Kendi devirlerinin iki öncü…

25 Haziran 2022

Tuba Deniz* Nuri Bilge Ceylan’ın sinemasında çarpıcı bir hikâye, izleyiciyi sarsacak sürprizler, keskin dramatik iniş çıkışlar yoktur. O daha çok günlük hayatın sıradanlığı içerisinde kişinin savrulduğu değişen duygu durumları ile ilgilidir. Karakterleri bir hâlden diğer hâle kayıp giderler; keyifleri kaçar, kayıtsızlaşırlar, renksiz ve tekdüze görünen durumlar içerisinde sıkılırlar, anlamsızlık duygusu ile mücadele ederler, birbirine benzeyen…