Yazı Arşivi

01 Ekim 2021

Yazar: Yunus Kaya Sabah Ülkesi için 2019 yılında kaleme aldığım yazıda1 insan yaşamında son yüzyıllarda yaşanan değişimleri bazı temel göstergeler üzerinden ele almaya çalışmıştım. Bahsi geçen yazıda insan nüfusundaki artış, şehirli yaşamın hâkim yaşam biçimi hâline gelmesi, ekonomik dönüşüm ve sanayileşme, eski ve yeni uluslararası işbölümü ve ülkeler ve toplumlar arasındaki artan temas ve bağlar…

01 Ekim 2021

Yazar: Costica Bradatan Birine baktığınızda, birini dinlediğinizde,” diye soruyor Abdül, “o kişinin gerçekten bir hayatı var mı diye hiç düşündünüz mü?” Abdül, Mumbai’nin Annawadi gecekondu mahallesinde çöp ayrıştırıcısı ve Katherine Boo’nun unutulmaz biyografik romanı Sonsuz Güzelliklerin Ardında’nın baş karakteri. Ona göre “Köpek gibi yaşayan insanın bile bir nevi hayatı var”. Dünyanın en işlek merkezlerinden biri…

30 Haziran 2021

Yazar: Adem Beyaz* Alman-Fransız geleneğinin temsil ettiği Kıta Felsefesi ile İngiliz-Amerikan geleneğinin temsil ettiği Analitik Felsefe arasındaki çatışma, rekabet, zıtlık ve hatta husumet, felsefeyle ilgilenen çoğu insanın bildiği bir durum. Son dönemde bu durum büyük ölçüde aşılmış olsa da 20. yüzyılın başlarında iki taraf arasındaki uçurum gözle görülür bir hâle gelmeye başlamıştı. Fakat o yıllarda…

30 Haziran 2021

Yazar: Muhammed Vural* 19. yüzyılın ilk çeyreğinde akademik bir disiplin olarak şarkiyat, İngiltere’den sonra adım adım Batı Avrupa’da neşvünema bulmaya başlamıştır. Fransız oryantalist Silvestre de Sacy’nin (1758-1838) gayreti sayesinde Paris şehri, entelektüel seviyede Doğu’yla tanışmanın merkezi hâline gelmiştir. Çalışmalarından çok yetiştirdiği öğrencileriyle etkili olan De Sacy, çok sayıda Alman öğrencisi sayesinde Alman şarkiyat bilimlerinin kurulmasına…

30 Haziran 2021

Yazar: Selman Bayer İnsanın neden yazdığı sorusu insanın yazma serüveni kadar eskidir. Farklı dönemlerde, farklı kültürlerde verilen cevaplara bakıldığında, sebep ne olursa olsun hemen hemen aynı sonuca varılır: bir başkasına ulaşmak! Yazmak ikiz kardeşi anlatmakla birlikte insanın sosyal bir varlık olduğuna, bir ötekine ihtiyaç duyduğuna dalalettir artık. Yani, “Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız” diyen şairle “Cehennem…

30 Haziran 2021

Yazar: Abdelfattah Kilito* Eskileri okumanın özelliği nedir?1Bu makale yazarın Fî cevvi mine’n-nedemi’l-fikrî (Entelektüel Pişmanlık Atmosferinde) (Milan: Editions Almutawassit, 2020) kitabından alınmıştır. Eskiler bizim dünyamıza ait değiller, huzur içinde uyuyorlar, onları uyandırmamızı da istemiyorlar. Bırakalım da ölüler gömsün ölülerini. Ama yargımızda bir anlığına tereddüt edebilir ve belki de onlarla kurulan iştirakten faydalar, kazançlar sağlanabileceğini varsayabiliriz. Yine de onlardan…

30 Haziran 2021

Yazar: Semih Ceyhan* Cumhuriyet ideolojisinin Türklük olgusundan hareketle halk kimliğini inşa ve tahkim sürecinde, yeni dönemin aydınları dil milliyetçiliğinden millî din felsefesine ve Türk toplumsallığından estetik düşüncedeki yerlilik vurgusuna uzanan yelpazenin her bir kıvrımını tarihsel araştırmanın verileriyle, ancak politik hedefler doğrultusunda bezemeye pek eğilimliydiler. Köprülüzade Mehmed Fuad (Köprülü) 1912’de Türk Yurdu dergisinde kaleme aldığı iki…

30 Haziran 2021

Yazar: Mehmet Cemâl Öztürk* Asıl adı Mâhbe b. Bûzehmeşân b. Mürselân b. Yehbûzân olan Selmân-ı Fârisî (v. 36/656 [?]) Müslüman olduktan sonra Selmân İbnü’l-İslâm diye tanınmış, Selmân el-Hayr, Selmân-ı Pâk veya Selmân el-Hakîm diye de anılmıştı. Selmân-ı Fârisî, İran’ın İsfahan şehrine bağlı “Cey” köyünde Zerdüşt bir ailede dünyaya geldi. Babası Zerdüşt din adamı, köyün dihkanı…

30 Haziran 2021

Yazar: M. Hakan Alvan Ehl-i beyt’i, On İki İmam’ı, On Dört Masum’u, On Yedi Kemerbest’i ve onların yolundan gidenlere sevgi ve sadakat ve Yezîd-meşrep zalimleri sevmeme (tevellâ ve teberrâ); Kerbelâ matemi Alevî ve Bektâşî nefeslerinin en önemli özelliğidir. Şükrü Elçin’e göre “Bu fikir halitasını terennüm eden şairler aşk ve muhabbete, Allah-Muhammed-Ali üçlüsüne, Âl-i Abâ’ya fazlın…

30 Haziran 2021

Geçmişte Osmanlı coğrafyasında yaygın bir şekilde var olan tarikatların günümüze intikalinde birtakım sorunlar yaşandı. Osmanlı Devleti’nin devamı niteliğindeki Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşunun ilk yıllarında her türlü tarikat faaliyetini resmen yasakladı.1Tekke ve zaviyelerle türbelerin seddine ve türbedarlıklar ile birtakım unvanların men ve ilgasına dair kanun, 30.11.1925’te kabul edildikten kısa bir süre sonra 13.12.1925 tarihinde Resmî Gazete’nin 243….