Yazı Arşivi

30 Eylül 2024

Mehmet Erken* Osmanlı devrindeki basılı kitap sayısı 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren istikrarlı bir şekilde artmış ve 20.yüzyıla gelindiğinde artık yerleşmiş bir kitap piyasası meydana gelmiştir. 1908 sonrasında yaşanan basın patlamasıyla beraber Arda Odabaşı’nın iddia ettiği gibi artık matbuat kapitalizmi diyebileceğimiz bir ekonomik döngü yerleşmiştir.[1] Bu yeni döngü, yazı ve kitap yazmanın ekonomik bir karşılığının…

01 Temmuz 2024

Kadir Filiz ve Muhammed Vural Bernhard Waldenfels Almanca fenomenolojinin 20. ve 21. yüzyıldaki en faal felsefecilerinden birisidir. 1934 yılında doğan Waldenfels doktorasını Münih’te tamamladıktan sonra çalışmalarına Paris’te devam etti. Merleau-Ponty ve Paul Ricoeur’ün öğrencisi oldu. Daha sonra Münih Ludwig Maximillian Üniversitesinde dersler verdi. 1976 yılında profesör olarak atandığı Ruhr Üniversitesi Bochum’da 1999’da emekli oldu ve…

01 Temmuz 2024

Christoph Schuringa* Amerika’daki hâkim disiplin kolu yahut analitik felsefe çoğu zaman tarih ve siyaset üstüymüş gibi kendini gösterir. Ancak yükselişi ve kalıcı etkisini McCarthyciliğe borçludur, yani savaş sonrası felsefedeki radikalleri süpüren McCarthycilik. Günümüzde akademik felsefeyle temasa geçen herhangi biri hemencecik alanın belirli bir tarzla kuşatıldığını keşfeder. Bu tarz, düz konuşmadan ibarettir ama jargon yüklüdür. İddialar…

01 Temmuz 2024

Yusuf Bedir*   Nakil mefhumundan hareketle ortaya koyulan dinî bir düşünceyi bir ontoloji gibi tasarlamak pek de anlaşılır olmaz. Zira nakil bir nakledene dayanır. Bir sözün aktarımı bir vasatı varsayar ve o vasatta gerçekleşir. Bu vasata, “akıl-nakil ilişkisi” tabirini aksettirmesi sebebiyle akli vasat diyorum. Bu ifadede akıl, ona yüklenen özel bir anlamdan ziyade naklin dayandığı…

01 Temmuz 2024

Emre Şan Dijital teknolojiler nesnelerle, başkalarıyla ve kurumlarla kurduğumuz pratik ilişkileri ve kendi kendimizle kurduğumuz zihinsel ilişkiyi dönüştürür. Teknolojik gelişmeler gerçeklik, akıl, zekâ, bilgelik, kamusallık gibi yaşam dünyalarımızı belirleyen kavramlara yeni anlamlar kazandırır ve içinde yaşadığımız veri tufanı karşısında yeni yorumlama pratikleri doğurur. Söz konusu dönüşüm sadece dünyayı ve kendimizi nasıl temsil ettiğimiz, gerçekliği nasıl…

01 Temmuz 2024

Ramon Harvey* Felsefe ve Teoloji Bir Venn şeması düşünün; solda felsefeyi, sağda da teolojiyi temsil eden bir daire olsun. İki daire hangi ölçüde üst üste binebilir (yahut binmelidir)? Felsefenin doğal yollardan erişilebilir akılda, teolojinin ise güvenilir bir akıl ötesi kaynakta yani vahiyde zemin bulmuş bir hakikat açıklaması olduğu varsayımını hesaba katarak başladığımızda bazı sonuçlara erişebiliriz….

01 Temmuz 2024

Asım Cüneyd Köksal* Batı hukuk düşüncesinde ahlak ile hukuk ilişkisine dair -20. yüzyılın ortalarında (1958 yılında Harvard Law Review’de) vuku bulan- tartışmaları şöhret bulmuş iki hukuk filozofunun, Lon Fuller (ö. 1978) ile H. L. A. Hart’ın (ö. 1992) bazı düşüncelerine değinmek istiyorum. İlki doğal hukuk, ikincisi ise hukukî pozitivizm geleneğine mensup kabul edilen bu düşünürler,…

01 Temmuz 2024

Ekrem Demirli “Dünya bir köprüdür, köprüde ev yapılmaz.” İbnü’l-Arabî “Herkes yolcudur, herkes sâliktir.” Sadreddin Konevî Her şeyin hâlden hâle girerek var olduğu fâni ve “vefasız” dünyada insanlar, sürekli ölümsüzlük üzerinde düşünmüş, varlığını yitirmenin korkularını aşmak üzere bekanın ve kalıcılığın yolunu aramışlardır. Felsefe tabirinin anlamını ortaya çıkartan şey, insanın Tanrı yani ölümsüz olmadığının farkına varmasıyla kendisine…

01 Temmuz 2024

Andrea Nightingale* Eski Yunan’da birçok bilge adam başka memleketlere seyahat ederek ya da yabancı topraklardaki insanlardan öğrendikleriyle kendi bilgisini geliştirmiştir. Yunanlar için başka memleketlere seyahat zorlu hatta tehlikeli olabilirdi. Gemiyle ya da at arabasında yolculuk etmenin zorlukları bir yana bir adamın kendi devletine düşman şehir devletlerinden ve memleketlerden geçmesi gerekirdi. Dil de başka bir sorundu:…

01 Temmuz 2024

Muhammed Enes Topgül* Başlarken… İnsan her hâliyle yolcudur. Onun yolculuğu bazen iç âleminde olur bazen dış dünyada. Kadim metinlerde bu iki yolculuğun kesiştiği yerlere de sıklıkla rastlanır. Yani dağlar denizler aşan bir seyyah, aç susuz sınırsız mesafeler kat eden bir ilim talibi, göçüp gitmek zorunda kalan herhangi biri, yolculuk süresince saflaşır, yol ile durulaşır, yol…