Yazı Arşivi

12 Nisan 2017

Hocam, irfan geleneğimizdeki kesret içinde vahdet, vahdet içinde kesret yaklaşımının bugünkü sosyal ve kültürel hayatımız içindeki izdüşümleri nelerdir/neler olmalıdır? Önce bilebildiğim kadarıyla irfan geleneğimizdeki kesret-vahdet ilişkisini ifade etmeye çalışayım. Müşahede ettiğiniz âlem bir kesret, yani çokluk âlemidir. Burada birçok nesne, pek çok canlı ve muhtelif insanlar olduğu gibi, sürekli bir hareket ve bunların bizde uyandırdığı…

06 Nisan 2017

Bir açıdan İslami Aristotesçi gelenek de dâhil, bütün Batı felsefe geleneği birlik ile ilgilidir. Birlik Hegel’de modern felsefeyi antik kaynaklarına bağlayan “içerik” ve “sonuç”tur.2 Yunan felsefesinin kökenlerinde, tam olarak da mythostan logosa şu meşhur geçişte tüm varlığı, tüm gerçekliği, ortak bir payda veya aynı kılınmış bakış açıları bağlamında tek bir şey olarak kavramaya yönelik yeni…

06 Nisan 2017

Sufilerin bariz özelliklerinden birisinin dil ve üslupta basitlik ve anlaşılırlık ilkesi olduğu genel bir kabuldür. İnsanlar bir tasavvuf metninden veya sözünden anlaşılırlığı beklerler. Onlar da en çetin teorik bahisleri bazen bir mısra ile, bazen de bir deyimle herkesin anlayabileceği -en azından anladığını zannedebileceği- bir seviyeye indirerek bu beklentiye cevap verirler. Belki de tasavvufun yaygınlığının en…

06 Nisan 2017

Varlığın var olduğundan şüphe etmeyen ve bilginin imkânını varsayan filozof zümresinin kahir ekseriyetinin temel sorusu, varlığın kaynağına ve varolma keyfiyetindeki birliğin kökenine yönelikti. Friedrich Nietzsche’nin (ö. 1900) Yunan felsefesini yorumlarken söylediği şu söz bunu çok net bir biçimde anlatır: “Yunan felsefesi görünüşte anlamsız bir esinti ile ve şu sözle başlar: Su her şeyin ‘menşei’ ve…

06 Nisan 2017

Bir ile çok veya birlik ile çokluk arasındaki bağıntının mahiyeti tarih boyunca düşünürleri meşgul etmiş olan çetin sorular içerir. Bunlar öyle sorulardır ki, akıl bunları cevaplamaksızın huzur bulamaz. Ancak aklın tam olarak bunların içinden çıkabilecek bir ehliyete sahip olup olmadığı da ayrı bir tartışma konusudur. Üstelik bu sorular insanın kendisini ve tecrübesini anlaması ve anlamlandırması…

06 Nisan 2017

Rus Yahudisi göçmen bir ailenin çocuğu olarak 1940’da Amerika’da dünyaya gözlerini açan Shems Friedlander 60’lı ve 70’li yılların maneviyat arayışıyla çeşitli mistik akımlara yönelmiş ve sonradan tasavvuf ile tanışıp Müslüman olmuştur. New York’ta meşhur bir grafik sanatçısı olarak önemli sanat çevrelerinde bulunmuştur. Hidayetinden sonra İslam’a dair çeşitli kitaplar yazmış ve belgeseller yapmıştır, özellikle Hazreti Mevlânâ…

06 Nisan 2017

Günümüz Çeşitlilik Modası Çokluğun olumlanmasını belirten diğer ifadelerle birlikte çeşitlilik kelimesi de bir slogan hâline gelmiş durumda. Çokluk gibi bir olguyu belirten kelimeler de, aynı fikri ifade eden fakat anlam olarak pozitif bir nüansa sahip çoğulculuk gibi kelimelere teslim olmuş durumdalar. Diğer taraftan günümüz dili, tek olanı betimleyen yekpare (monolithic) gibi tahkirkâr sıfatlar açısından oldukça…

28 Mart 2017

Vuku bulmuş bir vakayı anlatmak üzere kurgulanarak pay çıkarmak üzere idrakimize sunulan bir senaryo şu cümle ile başlar: “Bu hikâye tamamen hayal ürünüdür, çünkü tamamen gerçektir.” Âlemle anlatılan da, hayal oluşu bir gerçek, gerçekliği ise hayal olan, hayal ve gerçeğin iç içe geçtiği girift bir anlatıdır. İnsanın, dünyaya temas etmesiyle uykuya dalması ve uykuya dalışıyla…

24 Mart 2017

Kudüs’ün kutsallığı tartışma konusu değildir. Tartışma konusu olan şey kutsallığın derecelendirmeyle ölçülüp ölçülemeyeceğidir (ve eğer ölçülebilirse nasıl ölçülebileceğidir). Bir yerin kutsallığının tamamen ya da öncelikli olarak o yeri kutsal kabul eden iki ya da daha çok gruptan sadece birisine ait olduğunun iddia edilip edilemeyeceğidir (ve kutsallığın bu gruplar arasında, o yerin her bir grup için…

21 Mart 2017

Bali Efendi’nin garip kalmış türbesinde üç İhlâs bir Fâtiha‘lık anın verdiği huzuru başka bir şekilde Paşmaklı’nın dağ yamaçlarındaki bir pınarın soğuk suyundan ağuçlarımızla içtikten sonra, vücut susamışlığımızın giderilmesiyle bir daha yaşıyoruz. Garip kalmış, çünkü bu coğrafyanın son iki asırda hem de birkaç kez “adalet” yerine “hürriyet” dağıtanlarınca savrulmasından sonra, eski külliyenin yerine Sveti Prorok İliya…