Yazı Arşivi

26 Ağustos 2016

Kudüs’ün sadece ismi bile her Müslüman’ın kalbini ve aklını coşturur bir kuvvete sahiptir, çünkü Kudüs’te nostalji, takva ve Allah ve resulüne olan sevgi birbirleriyle buluşurlar. Hz. Peygamber’in izinde Kudüs’ü ziyaret, dinî tekâmülü canlandıran manevi bir yolculuktur ve insan ruhunun en derin cihetlerine dokunur. Kişinin Allah ile olan şahsi rabıtasını yeni bir safhaya sokan âdeta manevi…

19 Ağustos 2016

Bazı çalışmaları: Türkiye’de İslâmcılık Düşüncesi-Metinler/Kişiler (3 C.: 1, 1986; 2, 1987, 3, 1994), İslâmcıların Siyasi Görüşleri (1994), Şeyhefendinin Rüyasındaki Türkiye (1998), Amel Defteri (1998), Biraz Yakın Tarih Biraz Uzak Hurafe (1998), Kutuz Hoca’nın Hatıraları-Cumhuriyet Devrinde Bir Köy Hocası (2000), Bir Felsefe Dili Kurmak-Modern Felsefe ve Bilim Terimlerinin Türkiye’ye Girişi (2001), Güneyce-Rize Sözlüğü-Bir Doğu Karadeniz Köyünün…

16 Ağustos 2016

Sen ve ben ölecek miyiz? Aslında bakılırsa bazı dinler ölmeyeceğimizi söylemektedir fakat felsefeciler ve bilim insanları bunu aksini söylemeye meyillidirler. Bu makalede çağdaş felsefecilerin ölümü nasıl anladıklarını ve ölümün bizler için kötü mü, iyi mi olduğunu kısaca anlatacağız. Ölüm mevzusunda dinî ve felsefi görüşlerin karşılaştırmasına dair birkaç kelam ederek başlayacağım. Ölüme dair birçok farklı görüş…

12 Ağustos 2016

1946 yılında Berlin’de doğan Hassan Dyck üniversitede müzik eğitimi aldı. 20 yaşında tasavvuf ile tanışan Dyck 1975 yılında Müslüman oldu. 1995 yılında Eiffel şehrinde “Osmanische Herberge“ (Osmanlı Misafirhanesi) isimli İslam Merkezi’ni kurdu. Hâlen bu merkezin başında bulunmaktadır. İnsanların hemfikir olduğu çok az konudan biri de ölüm olmasına rağmen günlük yaşamımızda yer etmemesini neye bağlıyorsunuz? İnsan…

05 Ağustos 2016

Müslümanların en temel inançlarından biri de ölümden sonraki yaşam, diriliş ve kıyamet inançlarıdır. İslam’da ölüm, kaçınılmaz bir olgu olarak bu hayatın sonu ve dolayısıyla tüm insanlar için geçerlidir. “Her canlı (bir gün) ölümü tadacaktır.” (Âl-i İmrân suresi, 3: 185) Ölümün zamanı, yeri ve sebebi Allah tarafından önceden takdir edilmiştir: “Yaşatan ve öldüren O’dur.” (Mü’min suresi,…

29 Temmuz 2016

Arapça “kıyâm” kökünden isim veya mastar olan “kıyamet” kelimesi “dirilip mezarından kalkma, Allah’ın huzurunda durma” veya “bu olayın başlangıcını teşkil eden kozmik değişikliğin vuku bulması” anlamına gelir. Dünya hayatının son bulması ile başlayacak olan hayatı ifade eder. Kıyamet inancı hemen hemen bütün dinlerde muhtelif şekillerde bulunmaktadır. Hinduizm ve Budizm dinlerinde kıyamet belli aralıklarla gerçekleşmekte, her…

22 Temmuz 2016

Tâhirülmevlevî hazretleri (1877-1951) icâzete dayalı geleneksel mesnevîhânlık müessesesinin son temsilcilerinden biridir. Yenikapı Mevlevihânesi gibi İstanbul’un ilim, irfan, kültür, sanat ve edebiyat muhitinden feyz almış, pek çok talebe yetiştirmiş, pek çok eser kaleme almış, matbuat âleminde muhtelif yayın faaliyetlerinde bulunmuş bir Osmanlı münevveridir. Mesnevî Şerhi hâlihazırda Türkiye’de okurların en fazla rağbet ettiği şerhdir. Tâhirülmevlevî’nin ölüme dair…

14 Temmuz 2016

“İnsanlar fanidir. Onlar ölümlü oldukları için adları fanidir. Ölmek demek, ölümü ölüm olarak kabullenmektir. Ölümlü olan sadece insandır.” Martin Heidegger İslam insanı bir bütün olarak ele alır ve İslam’da insanın varlığı ancak tam anlamıyla Allah’a teslimiyet ile anlam kazanır. Bu anlamda İslam, insanın ahiret gününü bekleyerek Allah’ın isteklerine koşulsuz teslim olması demektir. Kur’an’da belirtildiği gibi…

14 Temmuz 2016

Doğum ve ölüm sudaki hava kabarcıklarına benzer. Su hakikidir. Kabarcıklar geçicidir; sudan fışkırır tekrar suyun içine düşer. İlahî varlık da sonsuz bir ummandır; ruhlar onun habbecikleridir. Ondan doğarlar, onunla var olup, tekrar ona dönerler. Sri Ramakrishna Budizm ve Hristiyanlık dinî tecrübe ve düşünce alanlarında ölüm ve ıstırap fikrini ilahiyatlarının merkezine oturturlar. Gerçekten de ıstırap ve…

14 Temmuz 2016

Hiçbir tecrübe ölüm kadar paradoksal değildir. Bir tür tükenmişliği anlatmasına rağmen ölüm örtülü olanın ifşası, olmayanın yanı başımızda bulunması, yokluğun bütün haşmetiyle varlığımızı yoklamasıdır. Başka bir deyişle ölüm, görünen ve görünmeyenin yer değiştirdiği, gaiptekinin hazırdakinin yerini aldığı ayıltıcı bir hâldir. Diğer yandan ölüm tuhaf bir şekilde işteş bir tecrübedir. Bir canlı öldüğünde sadece o canlı…