Yazı Arşivi

18 Şubat 2015

Bazı terimler vardır ki, kullanıldıkça ve şartlar değiştikçe etrafında yeni tartışmalar meydana gelir. Eğer terim, ideolojik olarak kullanılmaya müsait ise, tartışmalar daha da derinleşir ve saflaşmalar meydana gelebilir. “Convivencia” bu tür terimlerden biridir. Convivencia, “bir arada/birlikte yaşama”, “bir arada varolma” manalarını içeren İspanyolca bir kelimedir. Terim anlamıyla Ortaçağ İspanya’sında üç dinin (Müslümanlık, Hristiyanlık ve Yahudilik)…

13 Şubat 2015

Sinema, kendisinden önce varolan edebiyat, resim, müzik, tiyatro, heykel, dans gibi sanat dallarıyla iletişim hâlinde olmasına karşın en güçlü bağını edebiyatla kurmuştur. Sinemanın en önemli öğesi olan senaryo, iki şekilde meydana getirilir. Bunlardan ilki film yapmak isteyen kişinin, tasarladığı konuyu yalnızca sinema diliyle ifade edilecek şekilde vücuda getirdiği “özgün senaryo”, diğeri ise daha önce yazılmış…

08 Şubat 2015

Türkiye’de Başka Bir Kadın adıyla gösterilen 1988 tarihli Another Woman, Allen’ın yazıp yönettiği sıradan dramalardan biri. Ama tıpkı filmin esas teması gibi bir tespit bu. Çünkü bu sıradanlık bir zarftır aslında ve mazruf ise küçük bir mücevher hüviyetinde. Özellikle de mevzuuyla böyle. Zaten filmin mevzuu, bu yazının teması için de biçilmiş kaftan niteliğinde. O yüzden…

03 Şubat 2015

1940 yılında Lübnan’da dünyaya gelen Prof. Dr. Georges Corm, Lübnan’ın eski maliye bakanlarından. Aynı zamanda economist ve tarihçi olan Corm birçok uluslararası kuruluşta danışmanlık görevinde de bulunmuş ve şu sıralar Beyrut Saint Joseph Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmalarını sürdürüyor. Avrupa ve Batı Miti, Doğu-Batı “Hayali Kırılma” gibi birçok eseri dilimize de çevrilen Corm ile –kendi…

28 Ocak 2015

“Yeni bir şey” söylemenin mümkün olup olmadığını belirlemek için, öncelikle bunun ne anlama gelebileceği üzerine durmamız gerekir. İlkin, belli bir bakış açısından bakan birileri, Tanrı’dan gelen her vahyin, hakikatin bütününü kendi içinde barındırdığı anlamında, “Güneşin altında yeni bir şey yoktur.” diyebilir. Kur’an’ın ifade ettiği gibi, “Ayrıca bu Kitab’ı da sana, her şey için bir açıklama…

22 Ocak 2015

Tarih boyunca insanlar farklı yaşam koşulları, doğum yeri ve cinsiyetlerine bağlı olarak “biz” ve “onlar” şeklinde kategorize edilmiştir. Ancak, böyle bir kategorileştirmenin temelinde esasen hiyerarşik varsayımlar bulunmamaktadır. Kişiler “onlar” olarak tanımlanmış olsa da bu “biz”den aşağı oldukları anlamına gelmek zorunda değildir. “Yukarı köyde yaşayanlar”, “aşağı köyde yaşayanlar” gibi ayrımlar insanın çevresine düzen vermek için kullanılmaktadır….

16 Ocak 2015

Barbar [kavramı] Yunanistan’da tarih sahnesine çıktığında, bunu tek başına yapmadı, aksine kelime Yunanlar-Barbarlar kelime çiftinin kanonik kullanım formu ile birlikte ortaya çıktı. Ve bu kelime/kavram çifti uzun süre boyunca Avrupa tarihinde tedavülde kaldı. Bu çift, kategorilere ayırma gücüyle, [mekânı çeşitli] alanlara bölüyor, birtakım yerler tahsis ediyor, politikalar ilham edip onları meşru kılıyor, ötekilik ve kimlik…

11 Ocak 2015

İslam ve Müslümanlık denince, temel kaynak ve referans mercii itibariyle Kur’an ve Sünnet akla gelir. Bu iki temel kaynak açısından bakıldığında, “İslam ve Müslümanlar için öteki/ötekiler kategorisinden söz edilebilir mi?” sorusunun cevabı, “Kesinlikle, evet” diye formüle edilebilir. Belki bu yazının en sonuna ertelenmesi gereken hükmü en başından vermek ajitatif ve provakatif bulunulabilir; fakat İslam’ın iki…

06 Ocak 2015

Filozoflar, ilahiyatçılar ve sosyal bilimciler asırlarca ötekiliğin içerdiği anlamlar üzerine düşünmüştür. Örneğin Hegel ötekinin tanınmasının kendilik bilincinin ve kendilik bilgisinin temel bir bileşeni olduğunu söyler. Ancak başkalarını tanımaya başladığımızda kendimizi tanımaya başlarız. Şahsi Kimlik Ötekilik, yabancılık, farklılık yahut yabancılaşma duygusu sıklıkla insan farklı dinî inançtan, kültürden kişilerle karşılaştığında ve kendi iç çelişkileriyle yüzleştiğinde deneyimlenir. Her…

01 Ocak 2015

Bir ilim dalında yahut bir düşünce hareketindeki tekdüzeliği, değişmeleri, sıçramaları, farklılaşmaları, kırılmaları, unutuş ve hatırlayışları, seyrelme ve sıkılaşmaları takip edebilmek için yoğunlaşacağımız iki alan var. Biri ana kavramların ve terimlerin -isimleri aynı kalsa bile- muhtevalarının, tariflerinin, unsurlarının değişip değişmediğini kontrol edebileceğimiz çerçeve. Tarifin, unsurların farklılaşması ve bunun hacmi, merkeziliği bize değişmenin zamanını, değiştirici/dönüştürücü kişiyi ve…